After his knee repair, he could walk without pain.
- Dizinin onarımından sonra, o ağrı olmadan yürüyebiliyordu.
Tom hurt his left knee during practice, so John had to play the game in his place.
- Tom uygulama sırasında sol dizini incitti, bu yüzden John oyunu yerinde oynamak zorunda kaldı.
I like to wear my skirts knee length.
- Eteklerimi diz boyu giymeyi severim.
The marsh is knee-deep.
- Bataklık diz boyudur.
He was knee-deep in snow.
- O diz boyu karın içindeydi.