Tartışmalar uzun ve bazen acıydı.
- The discussions were long and sometimes bitter.
Ben tartışmaya katıldım.
- I participated in the discussion.
Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.
- The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field.
Tom görüşmeyi yönetecek.
- Tom will lead the discussion.