there the ladyes hors stumbled and threwe her doun that her arme was sore brysed and nere she swouned for payne. Allas syr sayd the lady myn arme is out of lythe wher thorow I must nedes reste me .
The house had a stone wall around it.
- Evin etrafında taş bir duvar vardı.
Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
- Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
He threw a rock into the pond.
- O, havuza bir taş attı.
Tom threw a rock at the dog.
- Tom köpeğe bir taş attı.
Rubies are one of most beautiful gems in the world.
- Yakutlar dünyanın en güzel değerli taşlarından biridir.
Rare gems include aquamarine, amethyst, emerald, quartz and ruby.
- Bazı değerli taşlar akuamarin, ametist, zümrüt, kuvars ve yakuttur.
We are no longer living in the stone age.
- Artık taş devrinde yaşamıyoruz.
Humans haven't changed much since the Stone Age.
- Taş Devri'nden beri insanlar pek değişmedi.
The landscape was cold and sharp as flint.
- Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
- Ressam eski taş duvarda en karmaşık duvar resimlerini yaptı.