Neredeyse kahvemi klavyeye döküyordum.
- I nearly spilled my coffee on the keyboard.
Benim Türkçe klavyem yok.
- I don't have a Turkish keyboard.
Senin tuş takımının yer değiştirmesi gerekir.
- Your keyboard needs replacing.
Tom bilgisayar klavyesindeki bir tuşa bastı.
- Tom pressed a key on the computer keyboard.