I'm really bad with names, but I never forget a face.
- Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam.
Their names are Tom and Ken.
- Onların isimleri Tom ve Ken'dir.
In Esperanto, nouns end in o. The plural is formed by adding a j.
- Esperantoda, o ile biten isimler. Çoğul bir j ekleyerek oluşturulur.
Of the remaining words on the list, five are nouns.
- Listede kalan kelimelerin beşi isim.
Tom's was the first name on the list of persons of interest after Mary's murder.
- Mary'nin cinayetinden sonra Tom'unki ilgi kişiler listesinde ilk isimdi.
The first name on the list is Tom.
- Listedeki ilk isim Tom'dur.
Tom didn't want to name names.
- Tom isim vermek istemedi.
I don't want to name names.
- İsim vermek istemiyorum.
I don't want to name names.
- İsim vermek istemiyorum.
To give names to celestial objects, astronomers use Latin.
- Astronomlar gök nesnelere isim vermek için Latince kullanır.
In English, we should use the pronouns a or an before singular nouns like house, dog, radio, computer, etc.
- İngilizcede a ya da an gibi zamirleri house, dog, radio, computer, v.b. tekil isimlerin önünde kullanırız.
İsim soylu sözcükler.