(isim)kel

listen to the pronunciation of (isim)kel
Turkish - English
nickel
A silvery elemental metal with an atomic number of 28 and symbol Ni
Interstate 5, a highway that runs along the west coast of the United States
To plate with nickel
{n} a metal of gray white color
In the United States and Canada, a nickel is a coin worth five cents. Metallic chemical element, one of the transition elements, chemical symbol Ni, atomic number
A silvery white metal that is very resistant and stable at ambient temperatures
a United States coin worth one twentieth of a dollar five dollars worth of a drug; "a nickel bag of drugs"; "a nickel deck of heroin"
It is of the iron group, and is hard, malleable, and ductile
a 5¢ coin -- "Mom has three quarters, two dimes, and a nickel " (213)
A playing card with the rank of five
plate with nickel; "nickel the plate"
A hard, malleable, ductile metal It occurs naturally in all parts of the environment including plants and animals It is used in alloys, electrical catalysts for hydrogenation of oils, coins, and magnetic and electrical contacts Nickel can be soluble or insoluble in water depending on the chemical and physical properties of the water body In soil, it is extremely persistent It can cause dermatitis, and ingestion can cause nausea and vomiting Nickel is a Group A, human carcinogen
{i} coin worth 5 cents (used in USA and Canada); (Ni) hard silvery metallic pliable element used in metal alloys (Chemistry)
An alloying element used in stainless steels to enhance ductility and corrosion resistance
a United States coin worth one twentieth of a dollar
a hard malleable ductile silvery metallic element that is resistant to corrosion; used in alloys; occurs in pentlandite and smaltite and garnierite and millerite plate with nickel; "nickel the plate
A silvery, hard, ductile, ferromagnetic, metallic element used in alloys, in corrosion-resistant surfaces and batteries, and for electroplating Nickel is one of the heavy metals found in the Earth's core
TR>
Occurs naturally in soils, groundwater and surface waters and is often used in electroplating, stainless steel, and alloy products It generally gets into water from mining and refining operations Measured in µg/L or ppb The MCL for nickel is 0 1 mg/L or ppm The Health Advisory Level is 200 µg/L or ppb
isim
name

Among the Uighurs, a Naming Celebration is held after a child is given a name. - Uygurlar arasında, isim verme töreni bir çocuğa isim verildikten sonra düzenlenir.

Their names are Tom and Ken. - Onların isimleri Tom ve Ken'dir.

isim
noun

In Esperanto, nouns end in o. The plural is formed by adding a j. - Esperantoda, o ile biten isimler. Çoğul bir j ekleyerek oluşturulur.

A noun can be singular or plural. - Bir isim tekil veya çoğul olabilir.

afişteki isim
headline
isim
first name

It's customary for waiters and waitresses to introduce themselves using only their first names. - Bay ve bayan garsonların ilk isimlerini kullanarak kendilerini tanıtması gelenekseldir.

The first name on the list is Tom. - Listedeki ilk isim Tom'dur.

isim hatası
misnomer
isim vermek
dub
bilimsel isim
(Denizbilim) scientific name
isim
praenomen
isim
designatio
isim
christian name
isim cümlecikleri
(Dilbilim) noun clauses
isim cümlesi
(Dilbilim) noun clause
isim hakkı kullanma
(Ticaret) franchising
isim koyan
denominator
isim koymak
call
isim levhası
name-plate
isim tabelası
escutcheon
isim takmak
style
isim tamlaması
(Dilbilim) possessive construction
isim ve rütbe listesi
(Askeri) muster roll
isim verilmiş varlıklar
(Bilgisayar) named entities
isim vermek
denominate
isim vermek
give a name
isim vermek
entitle
isim yapmak
become famous
isim çözümleme
(Bilgisayar) name resolution
isim-fiil
gerund
soy isim
surname
windows internet isim hizmeti
windows internet name service
yolcu isim kaydı
passenger name record
Güle başka isim verseler de yine gül
(Atasözü) A rose by another name would smell as sweet
isim
reputation
isim babası
father. a man who creates, originates, or founds something.the person who glossed it
isim hali
case
isim soylu
(Dilbilim) Nominal
kırım hanlarının veliahtlarına verilen isim
the name given to the Crown Inn carnage
soy isim
last name
özel isim
Proper noun
alay etmek için isim takma
name-calling
cins isim
common noun
cins isim
appellative name
den halinde isim fiil
supine
eksik isim
(Denizbilim) nomen imperfectum
eksiksiz isim
(Denizbilim) nomen inviolatum
gereksiz isim
(Denizbilim) nomen superfluum
geçici isim
(Denizbilim) nomen provisorium
gizli isim
cryptonym
i halinde isim fiil
supine
ikinci isim
byname
ilk isim
forename
isim
denomination
isim
record
isim
name (of a person or thing), appellation
isim
gram. noun
isim
title (of a book, a painting, a musical composition, etc.)
isim
person: Bertan'ın hayatında yeni isimler var artık. Bertan's got new people in his life now
isim
forename
isim
name; title; noun; reputation, name
isim
given name
isim
appellation
isim
designation
isim
(Hukuk) substantive
isim
title
isim
character
isim
repute
isim
moniker
isim açıklamamak
name no names
isim cinsi
gender
isim cümlesi gram
sentence that has "to be" as its main verb
isim defterine kaydeden
enroller
isim etiketi
nametag
isim fiil
gerund
isim fiil
verbal
isim fiil
verbal noun
isim fişi
name ticket
isim hali
locative case
isim hali
locative
isim hali gram. case
(of a noun)
isim ile ilgili
nounal
isim kartı
name card
isim kartı
name tag
isim koymak
name
isim koymak
christen
isim koymak
baptize
isim koymak
to give (someone, something) a name, name
isim levhası
plate
isim levhası
signboard
isim levhası
sign
isim levhası
nameplate
isim listesi
scrip
isim niteliğinde
substantival
isim okuyarak oylama
(Politika, Siyaset) vote by roll call
isim olarak kullanılan
substantive
isim olarak tanımak
know somebody by name
isim olarak tanımak
know by name
isim panosu
telegraph
isim panosu
telegraph board
isim plâkası
escutcheon
isim plâkası
scutcheon
isim takmak
nickname
isim takmak
to nickname
isim takımı gram
two or more nouns grammatically related as possessor and possessed or modifier and modified
isim tamlaması gram
two or more nouns linked together to form a grammatical unit (e.g. okulun bahçesi, kız lisesi, altın saat)
isim ve adres
name and address
isim veren kişi
namer
isim vererek göstermek
designate with a term
isim verilmesi gereken
namable
isim vermeden konuşmak
tell anonymously
isim vermek
term
isim vermek
name names

Tom didn't want to name names. - Tom isim vermek istemedi.

I don't want to name names. - İsim vermek istemiyorum.

isim vermek
name

Tom didn't want to name names. - Tom isim vermek istemedi.

To give names to celestial objects, astronomers use Latin. - Astronomlar gök nesnelere isim vermek için Latince kullanır.

isim vermek
to name, to give a name
isim vermek
to name, give (someone, something) a name
isim vermek
mention names
isim yapmak
to become famous
isim yapmak
to become famous, make a name for oneself
isim yapmak
make a name
isim yoklaması
roll call
isim yortusu
name day
isim öğretisi
(Edebiyat) onomatodoxy
isim şeklinde olma
substantive
isim/değer ikilileri
(Bilgisayar) name/value pairs
ismin -e halindeki isim
(Dilbilim) indirect object
kapı isim plâkası
doorplate
kimyasal isim
chemical name
kitabın içine yapıştırılan isim etiketi
bookplate
sahte isim
alias
sahte isim
(Edebiyat) allonym
sahte isim kullanma
personation
standart isim
(Askeri) standard nomenclature
sıfır isim
(Denizbilim) nomen nullum
tekil isim
singular

In English, we should use the pronouns a or an before singular nouns like house, dog, radio, computer, etc. - İngilizcede a ya da an gibi zamirleri house, dog, radio, computer, v.b. tekil isimlerin önünde kullanırız.

uzun isim
(Askeri) long title
yanlış isim kullanma
misnomer
yasak isim
(Denizbilim) nomen vetitum
yeni isim
(Denizbilim) nomen novum
yeni isim koymak
rename
yerine zamir gelen isim
antecedent
yüklem oluşturan isim
predicate noun
Turkish - Turkish

Definition of (isim)kel in Turkish Turkish dictionary

birleşik isim
Birleşik kelime biçiminde belirli kurallar içinde kalıplaşmış isim: Aslanağzı, başşehir, kaptıkaçtı, gecekondu gibi
cins isim
Bir türden olan varlıkların adı: Kedi, nehir, düşünce, annelik gibi
isim
Kişi, insan
isim
Ad
isim
Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime
isim
Ad. Kişi, insan: "Biz eskidikçe yaşlarımız yirmiden yirmi bire, yirmi birden yirmi ikiye bastıkça yeni yüzler, yeni isimler katılıyor aramıza."- Y. Z. Ortaç
isim
Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, ad
isim cümlesi
Yüklemi isim soyundan olan veya ek fiile kurulan cümle
isim durumu
İsim hâli
isim gövdesi
İsim ve fiil köklerinden yapım ekleriyle türetilen ve isim olarak kullanılan gövde, ad gövdesi
isim hakkı
Bir ticarethanenin veya malın adını kullanma karşılığında talep edilen hak, patent hakkı
isim hali
Başka bir kelime ile ilgi kurmak için, ismin yalın olarak veya ek olarak girdiği durum, ad durumu
isim kökü
Bir ismin eklerine bölünemeyen anlamlı en küçük parça, ad kökü
isim tabanı
İsim kök ve gövdelerinin çekim eki almamış hâli
isim tamlaması
İki veya daha çok isim soyundan kelime ile kurulmuş olan tamlama, ad tamlaması
isim çekimi
İsimlere iyelik eklerinin getirilmesi, ad çekimi
isimden türeme isim
İsim kökünden yapım ekleriyle türetilen isim gövdesi: Ev-cil, göz-cü-lük vb
pekiştirmeli isim
Pekiştirmeli kelime biçiminde kurulmuş isim
somut isim
Beş duyudan biriyle veya birkaçı ile belirlenen varlık
soyut isim
Düşünce yoluyla kabul edilen varlığın adı: Akıl, hayal, ülkü gibi
takma isim
bakınız: takma ad
türemiş isim
Yapım ekiyle kurulmuş isim: Süz-geç, baş-lık, doğ-um, dur-ak, geç-it gibi
yalın isim
Birleşik olmayan ve yapım eki almamış bulunan isim: Ev, kol, el, baş, diş gibi
zincirleme isim tamlaması
Bir isim tamlamasının ikinci bir isim tamlaması kurması
English - Turkish

Definition of (isim)kel in English Turkish dictionary

isim soylu
(Dilbilim) Kök kelimesi isim olan

İsim soylu sözcükler.

(isim)kel
Favorites