Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
- This is a good book, but that one is better.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
- This is a good book, but that is better.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
- I want to better myself.
İngilizceni geliştirmek istiyorsan onun konuşulduğu ülkelere gitsen iyi olur.
- If you are to improve your English, you had better go to countries where it is spoken.
Ben kahveyi daha çok severim.
- I like coffee better.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
- I like vocal music better than instrumental music.
Dünyamızı daha iyi yapmak için çalışalım.
- Let's try to make our world better.
Daha iyi yapmak zorundayız.
- We've got to do better.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
- I was in better shape back then.
Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.
- We know we can do better.
Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
- Instead of deleting your sentences, how about making them better?
Mary sadece daha güzel değil fakat Alice'den daha iyi notlar alır.
- Mary isn't only prettier, but she gets better grades than Alice.