Definition of (french) in English Turkish dictionary
- french fries
- Patates kızartması
Tom bir torba patates kızartması yiyor.
- Tom is eating French fries out of a bag.
Sirkesiz patates kızartması, lütfen.
- French fries without vinegar, please.
- French
- {i} fransız
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Onların ana dili Fransızca.
- French is their mother tongue.
- French
- {i} Fransızca
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.
- John can't speak French well.
- french bean
- taze fasulye
- french fried potatoes
- patates kızartması
- french antilles
- fransız antilleri
- french beans
- (Gıda) çalı fasulyesi
- french bed
- büyük yatak
- french bed
- çift kişilik yatak
- french brandy
- (Gıda) konyak
- french bread
- (Gıda) fransız ekmeği
Fransız ekmeği Brezilya'da çok popülerdir.
- French bread is very popular in Brazil.
Fransız ekmeği lezzetlidir.
- French bread is delicious.
- french canadian
- fransızca kanada
- french canadian
- kanada fransızcası
- french cultural center
- fransız kültür merkezi
- french curve
- (Tekstil) fransız eğrisi
- french doors
- (İnşaat) çift kanatlı camlı kapı
- french form
- fransızca formu
- french francs
- fransız frangı
- french guiana
- fransız ginesi
- french horn
- (Muzik) fransız kornosu
Fransız kornosu çalıyorum.
- I play the French horn.
Tom Fransız kornosunu Mary kadar iyi çalamayacağını söylüyor.
- Tom knows he'll never be able to play the French horn as well as Mary.
- french literature
- fransız edebiyatı
- french revolution
- ihtilali
- french revolution
- fransız devrimi
- french roll
- (Gıda) küçük francala
- french roll
- (Gıda) francala
- french sauce
- (Gıda) fransız usulü salata sosu
- french seam
- (Tekstil) fransız dikişi
- french toast
- (Gıda) fransız usulü tost
- French
- (the ile) Fransızlar
- French barley
- frenkarpası
- French beans
- taze fasulye
- French chalk
- terzi tebeşiri
- French chalk
- terzi sabunu
- French doors
- fransızbalkonu
- French doors
- fransız penceresi
- French fries
- kızarmış parmak patates
- French horn
- korno
Tom Fransız kornosunu çalmayı öğrenmeyi denemek için çok zaman harcadı.
- Tom spent a lot of time trying to learn how to play the French horn.
Tom Fransız kornosunu Mary kadar iyi çalamayacağını söylüyor.
- Tom knows he'll never be able to play the French horn as well as Mary.
- French letters
- prezervatif
- French letters
- kaput
- French loaf
- francala
- french capital
- fransa'nın başkenti
- french franc
- fransız frankı
- french fried potatoes
- cips
- french fries
- cips
- french horn
- daire şeklinde çalgı borusu
- french omelet
- fransız omleti
- french pancake
- fransız keki
- french people
- fransız insanı
- french person
- fransız kişi
- french roof
- bir kısmı yassı ve bir kısmı dik çatı
- french teacher
- fransızca öğretmeni
- french window
- balkon kapısı
- make french in appearance
- görünüşte fransızlaştır
- French Canadian
- Kanada Fransızcası
- French Canadian
- Fransız asıllı Kanadalı
- French Polynesia
- Fransız Polinezyası
- French Southern Territories
- Fransız Güney Toprakları
- French drain
- kör dren, Fransız dreni
- French kiss
- Fransız öpücüğü
- Old French
- (Dilbilim) Eski Fransızca
- anglo french
- anglo fransız
- anglo-french
- İngiliz-Fransız
- beyond the normal; unusual (french)
- normal ötesinde; alışılmadık (fransızca)
- daniel chester french
- daniel chester fransız
- excuse my french
- (deyim) Küfür ya da kötü söz kullanılacağı zaman kullanılan ifade
- female dancer (french)
- kadın dansçı (fransızca)
- french bean
- Ayşekadın fasulyesi
- french bean salad
- fransız piyaz
- french beans
- fransız fasulye
- french braid
- Yaygın kullanılan bir saç örgüsü modeli
- french capital
- Fransa'nin başkenti
- french casement
- fransız kanatlı
- french cuff
- manşet fransız
- french cuisine
- Fransız mutfağı
- french foreign ministry
- Fransız dışişleri bakanlığı
- french fries
- Fransız kızartması
Biraz Fransız kızartması lütfen.
- Some French fries, please.
Belçikalılar, Fransız kızartmasının Fransız değil, Belçikalı olduğunu iddia ediyorlar.
- Belgians claim that French fries are not French but Belgian.
- french fry
- fransız yavru
- french kiss
- ağzı açarak ve dil teması ile yapılan öpüşmeiki kişinin ağızları açık şekilde dillerini birbirine değdirerek yaptıkları öpüşme şekli
- french kissing
- fransız öpüşme
- french people
- fransız insani
- french sorrel
- (Botanik, Bitkibilim) Kuzukulağı: (R.acetosella), 20-50 cm boyunda, kırmızı gövdeli Kuzukulağıgiller familyasından çokyıllık bir bitkidir. Ok biçimli tüysüz yaprakları ve pembe renkli çiçekleri vardır. Bol miktarda oksalik asit içeren ekşi yaprakları sebze olarak yenir. Ayrıca halk arasında yapraklarından hazırlanan lapalar çıban tedavisinde kullanılır
- french sorrel
- fransız kuzukulağı
- french stick
- fransız sopa
- french windows
- fransız pencereler
- if you'll excuse my french
- (deyim) Küfür ya da kötü söz kullanılacağı zaman kullanılan ifade
- if you'll pardon my french
- (deyim) Küfür ya da kötü söz kullanılacağı zaman kullanılan ifade
- old french
- eski fransız
- pardon my french
- (deyim) Küfür ya da kötü söz kullanılacağı zaman kullanılan ifade
- restaurant which serves french food
- Fransız gıda hizmet veren restoran
- take french leave
- almak fransız ayrılmak
- the french
- fransız
- they are french
- onlar fransız vardır
- woman from france, french woman
- france gelen kadın, fransız kadın
- woman; wife (french)
- kadın, eşi (fransızca)
- French
- {s} fransa ile ilgili
- French fried
- yağda kızartılmış
- French letter
- prezervatif
- canadian french
- Kanada Fransızcası
- french casement
- (İnşaat) fransız penceresi
- french chalk
- (Tıp) Pudra
- french company
- (Ticaret) fransız şirketi
- french drain
- (Tarım) kör dren
- french landing
- (Havacılık) fransız inişi
- french manicure
- fransız manikür
- french pastry
- hamur işi
- french plums
- erik kurusu
- french polish
- gomalak cilası
- french tack
- (Tekstil) fransız teyeli
- is there a french restaurant nearby
- yakınlarda fransız restoranı var mı
- routine aviation weather report (roughly translated from French; international s
- (Askeri) rutin hava kuvveti meteoroloji raporu (Fransızcadan çevirilmiştir; saatlik yüzey meteoroloji gözlemleri uluslar arası standart kod formatı)
- swiss french
- İsviçe Fransızcası
- take french leave
- izinsiz ayrılmak
- take french leave
- veda etmeden gitmek