Definition of (e) benzer in Turkish English dictionary
- benzer
- similar
It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
- İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
The climate of New Zealand is similar to that of Japan.
- Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.
- benzer
- like
He is a bit like his father.
- O, biraz babasına benzer.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- benzer
- mock
- benzer
- analogous
- benzer
- counterpart
- benzer
- closely
- benzer
- similar, like, resembling, alike, akin (to), analogous (to/with)
- benzer olmak
- border
- benzer
- stand-in
- benzer
- look-alike
- benzer
- much of a muchness
- benzer
- para-
- benzer
- congener
- benzer
- fetch
- benzer
- as such
- benzer
- (Havacılık) araloque
- benzer
- (Bilgisayar) similar to
I think it's unlikely that aliens similar to what we see in the movies have ever visited our planet.
- Filmlerde gördüklerimize benzer uzaylıların şu ana kadar gezegenimizi ziyaret etmiş olmalarının olası olmadığını düşünüyorum.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
- benzer
- in common with
- benzer
- corresponding
- benzer
- comparable
- benzer
- (Kanun) quasi
- benzer
- homeo-
- benzer
- akin
- benzer
- spurious
- benzer
- (Biyokimya) analog
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
- benzer
- alike
The two brothers are very much alike.
- İki erkek kardeş birbirine çok benzer.
Great minds think alike.
- Büyük akıllar benzer düşünürler.
- benzer
- uniform
- benzer
- semblable
- benzer
- (Matematik) congruent
- benzer
- analogous with
- benzer
- of a piece with
- benzer
- duplicate
- benzer
- homo-
- benzer bul
- (Bilgisayar) find similar
- benzer değil
- (Bilgisayar) not like
- benzer değil
- (Bilgisayar) not similar
- benzer etkili
- (Tıp) afp
- benzer konular
- (Bilgisayar) similar topics
- benzer okunan
- (Bilgisayar) sounds like
- benzer okunuşlar
- (Bilgisayar) sounds like
- benzer olarak
- congruently
- benzer olarak
- indistinguishably
- benzer olarak
- comparably
- benzer olarak
- conformably
- benzer olmak
- (Dilbilim) take after
- benzer olmayan
- dissimilar
- benzer taraf
- correspondence
- benzer taraf
- affinity
- benzer şekilde
- accordingly
- benzer şekilde
- in a similar vein
- benzer şekilde
- correlatively
- benzer şekilde
- similarly
All of you behave similarly.
- Hepiniz benzer şekilde davranıyorsunuz.
- benzer şekiller
- (Bilgisayar) similar figures
- birbirine benzer
- alike
- tıpkı birbirine benzer
- as like as two peas
- Rahat bir vicdan yumuşak bir yastığa benzer
- (Atasözü) Good conscience is a soft pillow
- benzer
- congeneric
- benzer kılmak
- like to make
- kedigillerden, çakala benzer vahşi bir hayvan
- from feline, coyote-like wild animals
- lokuma benzer şekerleme
- marshmallow
- paltoya benzer bir tür üstlük
- Coat top of a similar type
- akerdeona benzer bir çalgı
- concertina
- ayıya benzer
- ursine
- başağa benzer çiçek başı
- spike
- benzer
- indistinguishable
- benzer
- image
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
- benzer
- homoeo [Brit.]
- benzer
- homologous
- benzer
- congenerical
- benzer
- parallel
- benzer
- approximate
- benzer
- congenerous
- benzer
- conformable
- benzer
- analogue
- benzer
- kindred
- benzer
- similar, like, resembling
- benzer
- correlative
- benzer
- homo
- benzer
- in common
We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
- Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
- benzer
- same
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
In a similar situation, I'd do the same.
- Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım.
- benzer
- similar thing
- benzer
- simulant
- benzer
- look alike
Tom's children all look alike.
- Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
All those flowers look alike.
- Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
- benzer
- analogical
- benzer
- vicinal
- benzer
- match
Tom and Mary bought matching shirts.
- Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.
We shall never see her match.
- Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.
- benzer
- of a piece
- benzer
- cin. stand-in, double
- benzer
- stand in
- benzer
- connate
- benzer
- analogic
- benzer
- double
- benzer
- homeo
- benzer bir şekilde
- similarly
- benzer dil
- daughter language
- benzer durumda
- in the same boat
- benzer düşünce
- similar thought
- benzer gen
- (Biyoloji) homozygote
- benzer görüşler
- similar opinions
- benzer maliyet
- (Ticaret) identical cost
- benzer olan şey
- pendant
- benzer olmama
- nonidentity
- benzer rant
- (Kanun) quasi rent
- benzer teknoloji
- (Ticaret) same technology
- benzer tercihler
- (Ticaret) similar preferences
- benzer özellikler
- similarities
- benzer ürün
- (Hukuk) similar product
- benzer üçgenler
- (Matematik) similar triangles
- benzer şartlarda
- under similar conditions
- benzer şartlarda
- under similar circumstances
- benzer şartlarda
- under such circumstances
- benzer şartları oluşturma
- simulation
- benzer şekilde
- alike
You and I don't think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünmüyoruz.
You and I think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünüyoruz.
- benzer şey
- analogue
- beysbole benzer top oyunu
- softball
- beş benzer kâğıdın ardarda gelmesi
- quint
- beş benzer kâğıdın ardarda gelmesi
- sequence of five playing cards of the same suit
- boyna benzer kısım
- cervix
- buna benzer
- and so on
I need pens, notebooks and so on.
- Dolma kalemlere, defterlere ve buna benzer şeylere ihtiyacım var.
- cine benzer
- gnomelike
- deriye benzer
- coriaceous
- dokunaca benzer
- tentacular
- dokunaca benzer
- tentacled
- domuza benzer
- porcine
- göbekteki fıtığa benzer şişlik
- omphalocele
- hırsıza benzer
- thievish
- insana benzer büyük fosil
- Pithecanthropus
- kalkana benzer yassı balık
- halibut
- kanuna benzer bir çalgı
- zither
- kargaya benzer kuş
- crow
- katırtırnağına benzer bir bitki
- whin
- keçiye benzer geyik
- izard
- kurşuna benzer
- leady
- kurşuna benzer
- plumbeous
- kuyruğa benzer
- caudal
- kuğu tüyüne benzer kumaş
- swan's down
- köknara benzer çam ağacı
- hemlock
- köknara benzer çam ağacı
- hemlock fir
- köknara benzer çam ağacı
- hemlock spruce
- küreye benzer
- spheroid
- küreye benzer
- spheroidal
- küreye benzer
- spheroidical
- küreye benzer
- spheroidic
- life benzer
- fibrous
- madene benzer
- metalloid
- madene benzer cisim
- metalloid
- malta taşına benzer yapı taşı
- Portland stone
- mora benzer
- purplish
- mora benzer
- purple
- morinaya benzer bir tür balık
- Pollock
- nişastaya benzer
- amylaceous
- obuaya benzer bir çalgı
- shawm
- opale benzer
- opaline
- opale benzer sarı taş
- opaline
- paranteze benzer
- parenthetical
- paranteze benzer
- parenthetic
- paslanmaz çeliğe benzer
- (Havacılık) inconel
- peynir altı suyuna benzer
- wheyey
- polkaya benzer bir iskoç dansı
- schottische
- rahibe benzer
- druidical
- rahibe benzer
- druidic
- rapsodiye benzer
- rhapsodic
- rapsodiye benzer
- rhapsodical
- seruma benzer
- serous
- süte benzer
- lacteal
- tele benzer
- wirelike
- tomura benzer
- papillary
- turbaya benzer
- peaty
- valfa benzer
- valvular
- yeşile benzer
- greeny
- yumurta akına benzer
- glairy
- yüzgece benzer
- finny
- zenciye benzer
- negroid
- çalıya benzer şey
- bush
- çuha çiçeğine benzer bitki
- oxlip