(bir şeyi)

listen to the pronunciation of (bir şeyi)
Turkish - English
{f} begrudge
To be envious or covetous
To be reluctant; to give reluctantly
to envy one of the possession of
To grudge; to envy the possession of
wish ill or allow unwillingly One who makes it his business to ask alms
If you do not begrudge someone something, you do not feel angry, upset, or jealous that they have got it. I certainly don't begrudge him the Nobel Prize
In the condition of, or like, a beggar; suitable for a beggar; extremely indigent; poverty-stricken; mean
Beggary
The quality or state of being beggarly; meanness
One who assumes in argument what he does not prove
The condition of being a beggar; also, the class of beggars
One who is dependent upon others for support; a contemptuous or sarcastic use
To reduce to beggary; to impoverish; as, he had beggared himself
wish ill or allow unwillingly
To deny out of spite
To cause to seem very poor and inadequate
If you do not begrudge something such as time or money, you do not mind giving it up. I do not begrudge the money I have lost
{f} hold a grudge against someone; reluctantly permit or allow; be jealous
be envious of; set one's heart on
sevmek (birini veya bir şeyi)
care for
sivri bir şeyi -e batırmak
prick
inancı yüzünden bir şeyi yapmayan kimse
conscientious objector
bir şeyi yapmak için gereken zamanı kullanmak
take the time
elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
which does not hold a thing to be achieved
allah birine bir şeyi vermek
be endowed with
bir şeyi birine yüklemek
tag someone with
bir şeyi düzeltmek
set something right
bir şeyi gözden geçirmek
give something the once-over
bir şeyi yapmaktan çekinmek
be loath to do something
bir şeyi yapmaya yetkili olmak
(Hukuk) to be entitled
bir şeyi çözmek
puzzle something out
birinden bir şeyi almak
strip someone of
birine bir şeyi inandırmak
assure smb. of smth
değersiz bir şeyi satmak
fob off smth. on smb
değersiz bir şeyi yutturmak
palm smth. off on smb
kötü bir şeyi hoş göstermeye çalışmak
gild the pill
tekerlekli bir şeyi itmek
wheel
yapacak bir şeyi olmamak
be at a loose end
yetenekli (bir şeyi yapmada)
apt at
(bir şeyi)
Favorites