O hurdayı öyle yüksek bir fiyata gerçekten sattığına inanamıyorum.
- I can't believe that you really sold that junk for such a high price.
Tom bir sürü hurda biriktirdi.
- Tom has accumulated a lot of junk.
Bu ıvır zıvırı buradan atar mısın?
- Can you get this junk out of here?
Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
- There's nothing in here but a lot of useless junk.
Kuzenim bir esrarkeştir.
- My cousin is a junkie.
Sen hiç bu değersiz şeyin bazılarından kurtulmayı düşündün mü?
- Have you ever considered getting rid of some of this junk?