şube

listen to the pronunciation of şube
Turkish - English
branch

The bank has branches in all parts of the country. - Bankanın ülkenin her yerinde şubeleri var.

The branch offices of the bank are located all over Japan. - Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.

branch office

I do not have any account in the branch office of Tokai bank. - Tokai Bank'ın şubesinde bir hesabım yok.

She was transferred from the head office to a branch office last month. - O geçen ay genel müdürlükten şube müdürlüğüne transfer edildi.

(Hukuk) subsidiary
branch office, branch, office
ramification
arm
offshoot
section; division
department

In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department? - Lunaparkta Mary yalnız başına ağlayan bir oğlan buldu ve yumuşak bir sesle Merhaba yavrum, sorun nedir? Kayıp mı oldun? Seni Kayıp Çocuklar Şubesine götüreyim mi? dedi.

limb
substation
branch, department, section; subsidiary, affiliate
bureau
(Biyoloji) phylum
subsection
multiple shop
section
branched out
şube müdürü
Branch chief, branch director
şube sorumlusu
Chief of Branch Office
şube akımı
branch current
şube bobini
tapped coil
şube bölüm
collecting piece
şube devre
branch circuit
şube hattı
(tren) byline
şube hattı rail
suburban line, line serving only the suburbs of a city
şube müdür yardımcısı
(Ticaret) assistant branch manager
şube kodu
(Ticaret) branch code
şube müdürlüğü
branch office

She was transferred from the head office to a branch office last month. - O geçen ay genel müdürlükten şube müdürlüğüne transfer edildi.

şube müdürlüğü
branch

She was transferred from the head office to a branch office last month. - O geçen ay genel müdürlükten şube müdürlüğüne transfer edildi.

şube müdürü
unit head
şube müdürü
(Askeri) branch director
şube müdürü
(Askeri) branch chief
şube müdürü
head of a section
şube müdürü
branch manager
alt şube
section
elektronik özel şube değişimi
(Askeri) electronic private branch exchange
general amiral şube
(Askeri) generals admirals branch
kurumsal şube
corporate branch
merkez şube defteri
(Ticaret) head office book
ordu donatım şube müdürü
(Askeri) ordnance staff officer
personel tayin şube
(Askeri) personnel assignment office
şube müdürü
{i} commissioner
Turkish - Turkish
Bir kurumun, bir kuruluşun alt mevkilerindeki iş yerlerinden her biri
Okullarda aynı düzeydeki sınıflardan her biri
Dal, kol, kısım
Dal
(Osmanlı Dönemi) bölük, bölüm; dal, budak; bir merkezin kolu
Dal. Okullarda aynı düzeydeki sınıflardan her biri: "Üç günün içinde, ders verdiği üç şubeye de 'La Pipe Turque' adlı parçayı, noktasına, virgülüne, hatta noktalı virgülüne kadar ezberletti."- H. Taner
alt şube
Bir şube içinde kurulan ikinci derecedeki şube
şube
Favorites