şu

listen to the pronunciation of şu
Turkish - English
(İnşaat) that

This is a good book, but that is better. - Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.

This is a house and that is a mosque. - Bu bir ev, şu ise camidir.

quod
that, this; that one
şu ana kadar
so far

You have been doing well at school so far. - Şu ana kadar okulda iyi gidiyorsun.

How do you like Texas so far? - Şu ana kadar Texas'ı nasıl buldunuz?

şu an
{i} present

What defect can you find in the present system of education? - Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin?

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

şu anda
currently

Tom isn't currently in prison. - Tom şu anda hapishanede değil.

Tom currently teaches English in Japan. - Tom şu anda Japonya'da İngilizce öğretiyor.

şu anda
just now, at present, at the moment
şu anda
now

I just bet you were thinking something perverse just now. - Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.

What I want now is not money, but time. - Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.

şu ana kadar
up till now
şu ana kadar
by now

I'm used to it by now. - Ben şu ana kadar buna alıştım.

Tom must be over thirty by now. - Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.

şu ana kadar
until now

For some reason the microphone wasn't working until now. - Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.

I have been lucky until now. - Şu ana kadar şanslıydım.

şu ana kadar
up to now

Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now. - Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.

Up to now I've never been abroad. - Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.

şu anda
yet

At present, consensus has yet to be reached. - Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.

Do you have any plans yet? - Şu anda hiç planın var mı?

şu anda
just now

My father is busy just now. - Babam şu anda meşgul.

I was just now thinking about that problem. - Şu anda o sorun hakkında düşünüyordum.

şu anda
for the present
şu anda
(Konuşma Dili) here and now

I can't answer you here and now. - Sana burada ve şu anda cevap veremem.

şu anki
current

Tom is perfectly satisfied with his current salary. - Tom şu anki aylığından tamamen memnun.

I want to quit my current job. - Ben şu anki işimi bırakmak istiyorum.

şu anki
going
şu anki
currently
şu şekilde
thus
şu şekilde
thus and so
şu an
this instant
şu ana kadar
yet

Have they found Tom yet? - Şu ana kadar Tom'u buldular mı?

Have you finished reading today's paper yet? - Şu ana kadar bugünkü gazeteyi okumayı bitirdin mi?

şu ana kadar
as yet
şu ana kadar
ever

Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played. - Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.

Ever been to Muskogee? - Şu ana kadar Muskogee'de bulundu mu?

şu ana kadar
thus far
şu anda
presently

I am presently working in the hotel kitchen. - Ben şu anda otel mutfağında çalışıyorum.

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

şu anda
at present

At present, consensus has yet to be reached. - Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

şu anda
at the present time
şu an
{i} now

I am only warming up now. - Şu an sadece ısınıyorum.

What I want now is not money, but time. - Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.

Şu ana kadar
up until now
Şu anda
now to
şu an
at the moment

They're having a break at the moment. - Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

He is on another phone at the moment. - O şu anda başka bir telefonda.

şu anda
at the moment

He is on another phone at the moment. - O şu anda başka bir telefonda.

Tom isn't here at the moment. - Tom şu anda burada değil.

şu sıralar
recently

I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently. - Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.

We have recently discussed this problem. - Şu sıralar bu problemi tartıştık.

şu an
at present

At present, consensus has yet to be reached. - Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

şu ana kadar
up to the present
şu anki
present

Tom isn't content with his present salary. - Tom şu anki maaşından memnun değil.

Are you content with your present salary? - Şu anki maaşından memnun musun?

şu günlerde
1. in the near future, any day now. 2. in these days: in those days
şu günlerde
in these days
Turkish - Turkish
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı: "Masanın üstünde şu mektubu buldu"- M. Ş. Esendal
Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan gösterme zamiri
(Osmanlı Dönemi) (-) (-Şuy) f. Temizleyen, yıkayan
Pasta hamuru
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı