şirketi

listen to the pronunciation of şirketi
Turkish - English
company

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

The purchase is on the company's account. - Alım, şirketin hesabında.

companionship
The entire crew of a ship
Nickname for an intelligence service
organization of performers and associated personnel (especially theatrical); "the traveling company all stayed at the same hotel"
If you say that someone is in good company, you mean that they should not be ashamed of a mistake or opinion, because some important or respected people have made the same mistake or have the same opinion. Mr Koo is in good company. The prime minister made a similar slip a couple of years back
If you feel, believe, or know something in company with someone else, you both feel, believe, or know it. Saudi Arabia, in company with some other Gulf oil states, is concerned to avoid any repetition of the two oil price shocks of the 1970s
A company is a group of opera singers, dancers, or actors who work together. the Phoenix Dance Company
If two or more people part company, they go in different directions after going in the same direction together. The three of them parted company at the bus stop
If you have company, you have a visitor or friend with you. He didn't say he had had company
The official name of the company that produced the advertisement (The entire company name does not need to be entered in a search for a company to be found i e Yardley, Inc advertisements can be found using only "Yardley ") As company names changed over time, using key words found in a company name is the best way to successfully search for all of a company's advertisements
small military unit; usually two or three platoons the state of being with someone; "he missed their company"; "he enjoyed the society of his friends"
a social gathering of guests or companions; "the house was filled with company when I arrived"
A group of individuals with a common purpose, as in a company of actors
A unit of firefighters and their equipment
In non-legal context, any business, without respect to incorporation
A business formed to make products or offer services Most companies aim to make a profit - take in more cash than they spend It can be privately owned (by a family, perhaps) or publicly owned Publicly owned companies sell stock
the guild comprised of the remnants of the Guild of Surgeons and the Company of Barbers merged together by King Henry VIII (also established as a guild in other European countries)
a social or business visitor; "the room was a mess because he hadn't expected company"
şirket
(Hukuk) company

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

Adopting the new policy was the best thing this company ever did. - Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.

şirketi yönetmek
head the company
şirket
{i} firm

She is closely associated with the firm. - Şirket ile yakından ilişkilidir.

After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager. - Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.

şirket
(Ticaret) incorporation
şirket
Inc
anonim şirketi
incorporated company
aile şirketi
family-owned business
emisyon şirketi
(Ticaret) issuing company
emlak şirketi
real estate company
film şirketi
film company
finans şirketi
(Ticaret) finance company
grup şirketi
group company
kurye şirketi
(Ticaret) courier company
limited şirketi
limited company
nakliye şirketi
transport company
nakliye şirketi
(Ticaret) expressage
nakliye şirketi
(Ticaret) hauler
şirket
(Ticaret) business

Our trading companies do business all over the world. - Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.

He took charge of the family business after his father died. - Babasının ölümünden sonra aile şirketinin sorumluğunu üstüne aldı.

şirket
company name
şirket
organization

The small company was taken over by a large organization. - Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.

şirket
corporate

The government is controlled by corporate interests. - Hükümet, şirket çıkarları tarafından kontrol edilir.

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

şirket
operator
şirket
business firm
şirket
concern
şirket
society
dış ticaret şirketi
Foreign trade company
kamu şirketi
public company
posta şirketi
postal company

posta şirketi zararımı karşılamadı.

şirket
{i} house

We hired a company to get rid of the insects under our house. - Evimizin altındaki böceklerden kurtulmak için bir şirket kiraladık.

Is your house far from your company? - Senin evin, şirketinden uzak mı?

Avrupa anonim şirketi projesi
(Hukuk) European company project
anonim su şirketi
(Ticaret) anonymous water company
avustralya şirketi
(Ticaret) australian company
brezilya şirketi
(Ticaret) brazilian company
deniz nakliyat şirketi
shipping company
emanet şirketi
(Ticaret) safe deposit company
emeklilik şirketi
(Sigorta,Ticaret) pension company
evden eve nakliye şirketi
furniture remover
filipinler şirketi
(Ticaret) philippines company
finansman şirketi
financing company
gemicilik şirketi
shipping company
gemicilik şirketi
shipping agent
güvenlik şirketi
securities firm
havayolu şirketi şehir ofisi
air terminal
hukuk şirketi
law company
ihracat yönetim şirketi
(Ticaret) export management company
inşaat şirketi
developing company
iskonto şirketi
(Ticaret) discount house
isveç şirketi
(Ticaret) swedish company
kamu şirketi
(Ticaret) public limited company
kamu şirketi
publicity-owned corporation
kore şirketi
(Ticaret) korean company
maden şirketi
mining company
maden şirketi
mining society
muhasebe şirketi
(Ticaret) accounting firm
mısır şirketi
(Ticaret) egyptian company
nakliyat şirketi
transport company; shipping company; forwarding company
nakliye şirketi
freight company
nakliye şirketi
express company
nakliye şirketi
transportation company
nakliye şirketi
express
nakliye şirketi ile gönderme
expressage
nakliye şirketi ile gönderme
express delivery
nakliye şirketi ücreti
expressage
oto kiralama şirketi nerede
Where is the car rental
pazarlama şirketi
(Ticaret) marketing company
pepsi-cola şirketi
pepsi-cola company
petrol şirketi
oil company, petroleum company
reklam şirketi
(Ticaret) ad agency
sermaye şirketi
stock corporation
servis şirketi
service firm
sigorta şirketi
insurance company
sigorta şirketi
the insurers
tapu sigorta şirketi
(Sigorta) title insurance underwriter
tayland şirketi
(Ticaret) thai company
telefon şirketi
telephone company
temizleme şirketi
cleansing agent
tröst şirketi
trust company
yatırım danışmanlığı şirketi
trust company
yerel dağıtım şirketi
(Hukuk) local distribution company
yıkım şirketi
wrecking company
çin şirketi
(Ticaret) chinese company
şirket
law partnership, joint ownership
şirket
company, firm, corporation; partnership ortaklık
şirket
enterprise
şirket
corporation

She works for a large American corporation. - Büyük bir Amerikan şirketi için çalışıyor.

Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities. - Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.

şirket
com. company, firm; corporation
şirket
establishment

This establishment attracts a clientele of both tourists and businessmen. - Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.

şirket
partner

I bought out my partner and now the company is mine. - Ortağımın yasal haklarını satın aldım ve artık şirket benim.

Turkish - Turkish

Definition of şirketi in Turkish Turkish dictionary

işletme şirketi
Gaz, su, elektrik vb. hattını veya dağıtım hattı ve donanımını işleten, şahıs, firma, halk şirketi veya kuruluş
ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Ortaklık, iş ortaklığı
ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Huk: İki veya daha fazla şahsın emek ve malları ile müştereken, iktisadî bir gayeye erişmek için bir akidle birleşmeleri. Bak: Cem'iyyet
şirket
Ortaklık: "İtalya'da büyük bir şirketin acentasıyım ben..."- R. Enis
şirket
Ortaklık
English - Turkish

Definition of şirketi in English Turkish dictionary

inşaat şirketi
Construction company
şirketi
Favorites