Try not to spend so much time complaining about things you can't change.
- Değiştiremediğin şeyler hakkında şikâyet ederek çok fazla zaman harcamaya çalışma.
We are born crying, spend our lives complaining, and die disappointed.
- Biz ağlayarak doğarız, hayatlarımızı şikayet ederek geçiririz ve hayal kırıklığına uğramış olarak ölürüz.
I've never heard him complaining about his meals.
- Onun yemekleri hakkında şikâyet ettiğini hiç duymadım.
It is no use complaining.
- Şikâyet etmenin bir faydası yok.
Why am I the only one they complain of? They're just making an example out of me and using me as a scapegoat.
- Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.
They do nothing but complain.
- Onlar şikâyet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.