şişine

listen to the pronunciation of şişine
Turkish - English
swell
To become bigger, especially due to being engorged
Excellent
{n} an extension of bulk, an increase, anger, a wave or rolling of the sea
To be puffed up or bloated; as, to swell with pride
To be turgid, bombastic, or extravagant; as, swelling words; a swelling style
{i} act of swelling, distention; swollen part, protuberance; gradual increase; surge of feeling or emotion; long unbroken wave; elevation of land, slope; crescendo followed by a diminuendo (Music)
A device for controlling the volume of a pipe organ
Gradual increase of sound
become filled with pride, arrogance, or anger; "The mother was swelling with importance when she spoke of her son"
All waves affecting a site not generated by the local wind field These waves could come from distant storms or from a recent storm in the local area
Increase in height; elevation; rise
cause to become swollen; "The water swells the wood"
increase in size, magnitude, number, or intensity; "The music swelled to a crescendo"
Ocean waves that have traveled out of their generating area Swell characteristically exhibits a more regular and longer period and has flatter wave crests than waves within their fetch
Ocean waves that have traveled out of their fetch Swell characteristically exhibits a more regular and longer period, and has flatter crests than waves within their fetch
To raise to arrogance; to puff up; to inflate; as, to be swelled with pride or haughtiness
To increase in size or extent by any addition; to increase in volume or force; as, a river swells, and overflows its banks; sounds swell or diminish
A gradual increase and decrease of the volume of sound; the crescendo and diminuendo combined; generally indicated by the sign
şiş
{i} skewer

Tom skewered the marshmallow with his stick. - Tom sopasıyla hatmiyi şişledi.

Yesterday I ate 10 skewers. - Dün 10 tane şiş yedim.

şiş
swelling

You need to put some ice on your ankle to keep the swelling down. - Şişliği önlemek için bileğine buz koymalısın.

Put some ice on your ankle to keep the swelling down. - Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.

şiş
{i} spit

In spite of being fat, she was pretty. - Şişman olmasına rağmen güzeldi.

şiş
(Mekanik) pin

Tom took a bottle of pink pills out of his pocket. - Tom cebinden pembe bir hap şişesi çıkardı.

şiş
(Tıp) tubercle
şiş
excrescence
şiş
puffy

Have you been crying all night? Your eyes are all puffy. - Bütün gece ağlıyor muydun? Gözlerin tamamen şişmiş.

şiş
tumour

Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation. - Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.

şiş
cooked on a skewer
şiş
tumor
şiş
poker
şiş
bilge
şiş
shish kebab
şiş
turgescence
şiş
blain
şiş
bulgy
şiş
bulge
şiş
concretion
şiş
puff up
şiş
bulging

He has bulging biceps. - Onun şişkin pazısı var.

Her pockets were bulging with walnuts. - Onun cepleri cevizlerle şişkindi.

şiş
lump
şiş
tumescent
şiş
bump
şiş
swollen

Your feet are swollen because your shoes are too small. - Ayakkabıların çok küçük olduğu için ayakların şişmiş.

I went to see the river, which I found greatly swollen. - Ben nehri görmeye gittim, onu büyük ölçüde şişmiş buldum.

şiş
{f} swelled

Tom twisted his ankle and it swelled up. - Tom bileğini burktu ve o şişti.

şiş
shish
şiş
(fırın) roasting jack
şiş
tumefaction
şiş
needle

I pulled out my knitting needles. - Örgü şişlerimi çıkardım.

Mary pulled out her knitting needles and started to knit. - Mary örme şişlerini çıkardı ve örmeye başladı.

şiş
blown up
şiş
skewer; spit
şiş
wart
şiş
rising
şiş
turgid
şiş
broach
şiş
swollen; protuberant; swelling, bulge, bump
şiş
protuberant
şiş
(food) cooked on a skewer: şiş kebap shish kebab
şiş
swell

Tom twisted his ankle and it swelled up. - Tom bileğini burktu ve o şişti.

The toothache made his face swell up. - Diş ağrısı onun yüzünü şişirdi.

şiş
knitting needle

Mary pulled out her knitting needles and started to knit. - Mary örme şişlerini çıkardı ve örmeye başladı.

I pulled out my knitting needles. - Örgü şişlerimi çıkardım.

şiş
(kebap) spit
şiş
node

Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation. - Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.

Turkish - Turkish

Definition of şişine in Turkish Turkish dictionary

şiş
Şişmiş olan yer, şişlik
şiş
Bir ucu sivri, ince ve uzun çubuk
şiş
Metalden yapılmış bir ucu sivri, ince uzun çubuk
şiş
Bir ucu sivri, demir veya ağaçtan, bazen silâh gibi kullanılabilen ince uzun çubuk
şiş
ince uzun çubuk
şiş
Şişmiş, şişkin, kabarık
şiş
Şişe geçirilerek veya şişte pişirilmiş olan (et)
şiş
Örgü örmekte kullanılan, metal, ağaç, kemik vb.nden yapılan uzun çubuk
şiş
Bir ucu sivri, demir veya ağaçtan, bazen silah gibi kullanılabilen ince uzun çubuk. Örgü örmekte kullanılan, metal, ağaç, kemik vb.nden yapılan uzun çubuk: "... ablası bir an çorap şişlerini bırakıyor, gözleri doluyor."- H. E. Adıvar. Şişe geçirilerek veya şişte pişirilmiş olan (et)
şiş
Şişmiş, şişkin, kabarık: "Emine Hanımın şiş gözleri daha sakindi."- H. E. Adıvar. Şişmiş olan yer, şişlik
şişine
Favorites