I don't believe in demons.
- Şeytanlara inanmıyorum.
The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
- Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
The prince of darkness means Satan.
- Karanlığın prensi Şeytan anlamına gelir.
Sami was Satan in Layla's eyes.
- Sami, Leyla'nın gözlerinde Şeytan'dı.
A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
- Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
Speak of the devil, here comes Kathy.
- Şeytanı an, Kathy'i gör.
Tom isn't very good at playing the devil's advocate.
- Tom şeytanın avukatını oynamada çok iyi değildir.
A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
- Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
Impulsiveness is the devil.
- Düşünmeden hareket etmek şeytandır.
That man is one cunning devil!
- O adam kurnaz bir şeytan!
I thought that my girlfriend was normal, but she turned out to be a succubus!
- Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.