şems

listen to the pronunciation of şems
Turkish - English
Shams
astr. sun
(Astronomi) sun

There was a sunshade over the sidewalk. - Kaldırımda bir şemsiye vardı.

Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day. - Bankalar güneşli bir günde sana bir şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu bir günde sırtlarını dönerler.

Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Güneş, âfitab
Güneş
Şems 1
(Kuran) Güneşe ve onun ışığına
Şems 10
(Kuran) Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır
Şems 13
(Kuran) Allah'ın peygamberi onlara, Allah'ın devesini göstermiş ve: "Allah'ın bu devesine ve onun su hakkına dokunmayın" demişti
Şems 14
(Kuran) Onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onların üzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onları
Şems 15
(Kuran) Bu işin sonundan O'nun korkusu yoktur. *
Şems 2
(Kuran) Ardından gelmekte olan aya
Şems 3
(Kuran) Onu ortaya koyan gündüze
Şems 4
(Kuran) Onu bürüyen geceye
Şems 5
(Kuran) Göğe ve onu yapana
Şems 6
(Kuran) Yere ve onu yayana
Şems 7
(Kuran) Kişiye ve onu şekillendirene
Şems 8
(Kuran) Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki
Şems 9
(Kuran) Kendini arıtan saadete ermiştir
aynı şems
(Osmanlı Dönemi) güneşin gözü