Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
Language has the power to shape the way we think.
- Dil, düşündüğümüz şeyi şekillendirme gücüne sahiptir.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
I can't make out these figures.
- Bu şekilleri anlayamam.
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
It is said that cats can change shape.
- Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
A form appeared from over there.
- Oradan bir şekil ortaya çıktı.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
Britain faced dangerously low supplies of food.
- İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
- Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
- En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
- Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak gürültüyle yere çakılmadan hemen önce, keskin bir şekilde sağa döndü.