şefi

listen to the pronunciation of şefi
Turkish - English
chief

He has been the chief of his tribe for 35 years. - O otuz beş yıldır kabilesinin şefidir.

He is the chief of my department. - Benim bölüm şefimdir.

An informal address to an equal

Hey, chief.

{a} principal, eminent, capital
{n} a leader
The chief of an organization is the person who is in charge of it. a commission appointed by the police chief. Putin's chief of security
a person who is in charge; "the head of the whole operation"
The top portion of a SHIELD or a FLAG
The ICS title for individuals responsible for command of functional sections: Operations, Planning, Logistics, and Finance/Administration
{i} head, leader
The chief of a tribe is its leader. Sitting Bull, chief of the Sioux tribes of the Great Plains
Principal or most eminent in any quality or action; most distinguished; having most influence; taking the lead; most important; as, the chief topic of conversation; the chief interest of man
a person who exercises control over workers; "if you want to leave early you have to ask the foreman"
Chief is used in the job titles of the most senior worker or workers of a particular kind in an organization. the chief test pilot. = head
One who is highest rank in traditional authority
Highest in office or rank; principal; head
The chief cause, part, or member of something is the most important one. Financial stress is well established as a chief reason for divorce The job went to one of his chief rivals. = main, principal
A leader or respected elder in a tribe
The head of an organization
The upper third part of the field
A horizontal band across the top of a shield
The head or leader of any body of men; a commander, as of an army; a head man, as of a tribe, clan, or family; a person in authority who directs the work of others; the principal actor or agent
şef
chief

The section chief accepted the proposal. - Bölüm şefi öneriyi kabul etti.

He was promoted to section chief. - O, bölüm şefliğine atandı.

şef
supervisor
koro şefi
conductor

He has good credentials as a conductor. - Bir koro şefi olarak iyi referansları vardı.

The conductor appeared on the stage. - Koro şefi sahneye çıktı.

şef
{i} gaffer
itfaiye şefi
marshal
muhasebe şefi
(Ticaret) accounting supervisor
mutfak şefi
cuisine chief
pasta şefi
(Turizm) pastry chef
personel şefi
(Ticaret) chief of staff
polis şefi
marshal
polis şefi
police commander
şef
chip
şef
commissioner
şef
{i} guvnor
şef
{s} general

What do you want? asked the Indian chief. We want all the land from the North Pole to the South Pole, said the English general. - Ne istiyorsun? diye sordu yerli şef. İngiliz general Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna kadar olan tüm araziyi istiyoruz dedi.

şef
honcho
şef
governor
şef
conductor

The conductor appeared on the stage. - Koro şefi sahneye çıktı.

He has good credentials as a conductor. - Bir koro şefi olarak iyi referansları vardı.

şantiye şefi
(İnşaat) Construction supervisor
şef
president
Kurmay Başkanı; istasyon şefi; kritik işgal kuvvetleri uzmanlığı/kritik işgal öz
(Askeri) chief of staff; chief of station; critical occupational specialty
askeri bando şefi
drum major

Tom is the drum major. - Tom askeri bando şefi.

bando şefi
bandmaster
bulaşıkhane şefi
chef steward
diplomasi temsilciliği şefi
(Hukuk) head of mission
ekip şefi
charge hand
fizik tedavi kısım şefi
(Askeri) chief physical therapist
geçici temsilcilik şefi
(Hukuk) permanent representative ad interim
görev şefi; toplama harekatları yönetimi; komutan
(Askeri) chief of mission; collection operations management; commander
güvenlik şefi
head of security
istasyon şefi
stationmaster
istihbarat şefi
news editor
kadın orkestra şefi
conductress
kasa şefi
(Ticaret) head of cash
kasaba polis şefi
sheriff
kilise korosu şefi
precentor
klan şefi
chieftain
koro şefi
chorister
koro şefi
cantor
koro şefi
director
koro şefi
coryphaeus
orkestra şefi
director
orkestra şefi
maestro
orkestra şefi
conductor

The famous conductor lives in New York. - Ünlü orkestra şefi New York'ta yaşıyor.

This famous conductor lives in New York. - Bu ünlü orkestra şefi New York'ta yaşıyor.

orkestra şefi
conductor, maestro
polis şefi
superintendent
polis şefi
super
polis şefi
provost marshal
resepsiyon şefi
head of reception
reyon şefi
(Ticaret) service manager
servis şefi
(Ticaret) department chief
servis şefi
maitre d'hotel
tarikat şefi
commander
tren şefi
chief conductor
tren şefi chief conductor
(on a train)
vardiya şefi
shift boss
üretim plânlama şefi
dispatcher
şef
clerk
şef
principal

Mr. Jackson is our principal. - Bay Jackson bizim şefimiz.

şef
top dog
şef
commander
şef
chef

It takes sushi chefs two years just to learn how to prepare rice. - Sadece pilav hazırlamayı öğrenmek suşi şeflerinin iki yılını alır.

This Japanese chef only uses traditional Japanese knives. - Bu Japon şefi sadece geleneksel Japon bıçakları kullanır.

şef
headman
şef
captain
şef
headsman
şef
chief, leader
şef
head

Tom is the head chef at a restaurant in Boston. - Tom Boston'daki bir restoranda baş şeftir.

şef
guv
şef
taskmaster
şef
ethnarch
Turkish - Turkish

Definition of şefi in Turkish Turkish dictionary

ŞEFİ
(Hukuk) Şufa khakkı bulunan kişi; önalımcı
ŞEFİ'
(Osmanlı Dönemi) Şefaatçı. Suçların affı için yardım eden
MİSYON ŞEFİ
(Hukuk) Diplomatik temsilciliklerin, büyükelçi, daimi temsilci, maslahatgüzar ünvanlarından birini taşıyan en üst yönetici
şef
Yetki ve sorumluluğu olan, yöneten kimse. Önder, lider
şef
Baş, yönetici durumda bulunan
şef
Yetki ve sorumluluğu olan, yöneten kimse
şef
Baş, yönetici durumda bulunan: "Şef garson şarabı övünce heveslendim."- T. Buğra
şef
Önder, lider
English - Turkish
şefi
Favorites