Definition of şartları in Turkish English dictionary
- şart
- condition
There is an urgent need for improved living conditions.
- Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.
I accept, but only under one condition.
- Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
- şartları ayarlamak
- load the dice
- şartları belirlemek
- stipulate
- şartları sağlamak
- lay down conditions
- şartları yerine getirmemek
- welch
- şartları yerine getirmemek
- welsh
- şart
- circumstance
I wish we could have met under better circumstances.
- Keşke daha iyi şartlar altında görüşebilseydik.
Tom's doing a good job under very difficult circumstances.
- Tom çok zor şartlar altında iyi bir iş yapıyor.
- şart
- necessarily
Things that you see with your eyes are not necessarily true.
- Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.
- şart
- essential
- şart
- weather
Due to the bad weather, the game was cancelled.
- Kötü hava şartlarından dolayı oyun iptal edildi.
Due to the bad weather, the game was called off.
- Kötü hava şartları nedeniyle oyun iptal edildi.
- şart
- if
- şart
- string
- doğa şartları
- element
- şart
- stipulation
They released him with the stipulation that he should not go out of town until the investigation was complete.
- Soruşturma tamamlanana kadar kasabadan çıkmaması şartıyla onu serbest bıraktılar.
- şart
- (Hukuk) term, provision, charter, requirement
- depolama şartları
- storage conditions
- iklim şartları
- (Coğrafya) climate conditions
- pazar şartları
- (Ticaret) market conditions
- saha şartları
- (Askeri) battlefield environment
- şart
- (Kanun) charter
- şart
- imperative
Setting limits is imperative.
- Sınırları kurmak şarttır.
It is imperative that we find another way out of this situation.
- Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.
- şart
- article
- şart
- reservation
- şart
- {i} state
- alet uçuşu meteorolojik şartları; Uluslar Arası Tıp Birliği
- (Askeri) instrument meteorological conditions; International Medical Corps
- benzer şartları oluşturma
- simulation
- biyolojik çevre şartları
- (Biyoloji) biological environment
- emniyetli atlama şartları
- (Havacılık) design ejection envelope
- gerilme şartları
- stress conditions
- görerek uçuş meteorolojik şartları
- (Askeri) visual meteorological conditions
- görüş şartları
- visibility conditions
- hasar şartları
- damage conditions
- hava şartları bilgisi
- meteorology
- hayat şartları
- living conditions
- hususi mukavele şartları
- special conditions of contract
- istihdam şartları
- employment conditions
- işletme şartları
- working conditions
- konaklama şartları
- (Eğitim) residency requirements
- lisans şartları
- (Ticaret) licence license requirements
- mahkumiyet şartları
- (Hukuk) detention conditions
- mesken şartları
- (İnşaat) housing conditions
- müzakere şartları
- (Hukuk) negotiating terms
- ortam şartları
- atmospheric conditions
- pazarlama şartları
- (Ticaret) marketing conditions
- proje şartları
- design conditions
- sevkiyat şartları
- (Ticaret) shipping terms
- temel şartları
- ground conditions
- teslimat şartları
- (Askeri) delivery requirements
- zemin şartları
- ground conditions
- çalışma şartları
- working conditions
- çalışma şartları kötü işyeri
- sweatshop
- şart
- reserve
- şart
- understanding
- şart
- condition, stipulation, provision; article, clause koşul
- şart
- must
Tom must choose the second-best policy according to the circumstances.
- Tom şartlara göre, ikinci en iyi politikayı seçmeli
- şart
- proviso
- şart
- qualification
- şart
- subjunctive
- şart
- term
We expected better terms.
- Daha iyi şartlar bekliyorduk.
At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.
- Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.