An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
It was just a joke. Lighten up!
- Sadece bir şakaydı.Aydınlat!
Lucy was bantered by her grandparents.
- Lucy'ye büyük ebeveynleri tarafından şaka yapıldı.
The conversation started with friendly banter but ended in bruises.
- Konuşma dostça şakayla başladı fakat morluklarla sona erdi.
It is impudent of you to make fun of adults.
- Belden aşağı şakalar yapman terbiyesizlik.
Your jokes aren't funny.
- Şakaların komik değil.
Life is a jest, and all things show it, I thought so once, and now I know it.
- Bir zamanlar hayatın bir şaka olduğunu, her şeyin de bunu gösterdiğini düşünürdüm. Artık biliyorum.
The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.
- Şakacıktan öldürdüğün sincap ciddi olarak ölür.
Traditionally on April 1st, people pull pranks on each other.
- Geleneksel olarak bir nisanda insanlar birbirlerine şakalar yaparlar.
The young sorceress was ordered to turn Tom back into a human, after the teachers learned of her prank.
- Öğretmenler onun eşek şakasını öğrendikten sonra genç büyücü kadına Tom'u tekrar bir insana döndürmesi buyruldu.
Today is April 1! Let's play some pranks!
- Bugün 1 Nisan! Haydi şaka yapmaya!
You should not play a joke on me.
- Siz benimle şaka yapmamalısınız.
That is the funniest joke that I have ever heard.
- Bu şimdiye kadar duyduğum en komik şaka.
I didn't crack any jokes.
- Ben hiç şaka yapmadım.
You have to be joking.
- Şaka yapıyor olmalısın.
You have got to be joking!
- Şaka yapıyor olmalısın!
What are you laughing at? It's a fact. No kidding!
- Neye gülüyorsun? Bu gerçek. Şaka yapmıyorum.
You've got to be kidding!
- Şaka yapıyor olmalısın!
This was meant as a joke.
- Bu bir şaka olarak yapılmıştı.
I meant it as a joke.
- Ben onu şaka olarak söylemiştim.
Tom could tell that Mary wasn't joking.
- Tom Mary'nin şaka yapmadığını söyleyebilir.
Tom laughed before he realized Mary wasn't joking.
- Tom Mary'nin şaka yapmadığını fark etmeden önce güldü.
I'm not good at making jokes.
- Şaka yapmakta iyi değilim.