Tom seemed bewildered.
- Tom şaşkın görünüyordu.
Tom looked a little bewildered.
- Tom biraz şaşkın görünüyordu.
Tom had a confused expression on his face.
- Tom'un yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
Tom looks very confused.
- Tom çok şaşkın görünüyor.
Tom was both puzzled and concerned.
- Tom hem şaşkın hem de endişeliydi.
Tom had a puzzled look on his face.
- Tom'un yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
The Russian ambassador was taken aback.
- Rus büyükelçisi şaşkına döndü.
I felt a little dizzy.
- Biraz şaşkın hissettim.
I'm feeling kind of dizzy.
- Şimdi biraz şaşkın hissediyorum.
Tom and Mary exchanged puzzled looks, wondering what the smell was.
- Tom va Mary kokunun ne olduğunu merak ederek şaşkın bakışlarla baktılar.
Tom looks dumbfounded.
- Tom şaşkın görünüyor.
We were completely dumbfounded.
- Biz tamamen şaşkınız.
I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive.
- El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim.
You looked a bit dazed.
- Biraz şaşkın görünüyordun.
When I first got to New York, I was in a daze.
- Ben New York'a ilk gittiğimde, bir şaşkınlık içindeydim.
Tom must've been astonished.
- Tom şaşkına uğramış olmalı.
The success of the enterprise astonished everybody.
- İşletmenin başarısı herkesi şaşkına çevirdi.
The Russian ambassador was taken aback.
- Rus büyükelçisi şaşkına döndü.
Tom was flabbergasted when he heard the news.
- Tom haberi duyduğunda şaşkına döndü.
I was flabbergasted when I found out that Mary used to be called Peter.
- Mary'ye Peter denildiğini öğrendiğimde şaşkına döndüm.
Tom looks nonplussed.
- Tom şaşkın görünüyor.
He looked nonplussed.
- O şaşkına dönmüş görünüyordu.
You looked a bit dazed.
- Biraz şaşkın görünüyordun.
I feel a little dazed.
- Biraz şaşkın hissediyorum.
No one was more surprised than me.
- Kimse benden daha şaşkın değildi.
Tom was more surprised than anybody.
- Tom herkesten daha şaşkındı.