I can't read French, let alone speak it.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızca okuyamıyorum.
He can't even read, let alone write.
- Yazmak şöyle dursun, okuyamaz bile.
His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
He has been to Europe, not to mention America.
- O, Amerika şöyle dursun, Avrupa'ya gitmedi.
He cannot afford to buy a car, much less a house.
- Evi şöyle dursun, onun araba almaya bile gücü yetmez.
He cannot speak English, much less German.
- Almanca şöyle dursun, İngilizce konuşamıyor.