The task was total agony.
- Görev tamamen ızdıraptı.
Life is a great misery.
- Yaşam büyük bir ızdırap.
She takes a new lover while he is in anguish.
- O ızdırap içinde iken yeni bir sevgili edinir.
My daughter has been suffering from anorexia for four years already.
- Kızım zaten dört senedir iştahsızlıktan ızdırap çekmekte.
You're in pain, aren't you?
- Izdırap içindesin, değil mi?
I felt excruciating pain in my left big toe.
- Sol ayak parmağımda ızdıraplı bir acı hissettim.