In an insistent voice, he asked his brother to hand over the letter and he died.
- O, ısrarlı bir sesle erkek kardeşinin mektubu teslim etmesini istedi ve öldü.
Tom was quite insistent.
- Tom oldukça ısrarlıydı.
Tom is persistent, isn't he?
- Tom ısrarlı, değil mi?
I can be very persistent.
- Ben çok ısrarlı olabilirim.
Your persistence is not appreciated.
- Senin ısrarın takdir edilmiyor.