He insists on going to the park with his father.
- Babasıyla parka gitme konusunda ısrar ediyor.
She insists on her son being innocent.
- Oğlunun masum olduğu konusunda ısrar ediyor.
The lady persisted in wearing such an old-fashioned shirt.
- Bayan böyle eski moda bir gömlek giymekte ısrar etti.
The boy persisted in his opinion.
- Çocuk fikrinde ısrar etti.
The lawyer insisted on the client's innocence.
- Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti
The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.
- Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.