üzgünüm

listen to the pronunciation of üzgünüm
Turkish - English
I am sorry

I am sorry to have kept you waiting. - Sizi beklettiğim için üzgünüm.

I am sorry to have kept you waiting so long. - Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.

sorry

I'm sorry, I love you. - Üzgünüm, seni seviyorum.

I'm sorry to be late. - Geç kaldığım için üzgünüm.

I'm sorry, Sorry
i'm sorry

I'm sorry about being late. - Geç kaldığım için üzgünüm.

I'm sorry, I love you. - Üzgünüm, seni seviyorum.

feel sorry

I really do feel sorry for Tom. - Tom için gerçekten üzgünüm.

the sorry
üzgün
sad

I felt very sad when I heard the news. - Haberi duyduğumda çok üzgün hissettim.

No one laughed at my little accident and everyone seemed a little sad. - Hiç kimse benim küçük kazama gülmedi ve herkes biraz üzgün görünüyordu.

üzgün
sorry

I'm sorry, I love you. - Üzgünüm, seni seviyorum.

I'm sorry to be late. - Geç kaldığım için üzgünüm.

üzgün
upset

He was too upset to distinguish vice from virtue. - O, ahlaksızlığı erdemden ayıramayacak kadar çok üzgündü.

Tom seems to be very upset. - Tom çok üzgün görünüyor.

Üzgünüm bu reçeteli ilaç
Sorry it's a prescription drug
Üzgünüm bu sonuncusu
I'd like to insure this please
Üzgünüm hiç vaktim yok
Sorry I don't have any time
Üzgünüm tüm masalar dolu
I'm sorry all tables are taken now
üzgünüm bu tamir edilemez
I'm afraid it can't be fixed
üzgünüm kredi kartı kabul etmiyoruz
Sorry we don't accept credit cards
üzgün
unhappy

I'm very sorry you're so unhappy. - Çok mutsuz olduğunuz için çok üzgünüm.

If you laugh a great deal, you are happy; if you cry a great deal, you are unhappy. - Eğer çok gülersen mutlusun, eğer çok ağlarsan üzgünsün.

üzgün
mournful
üzgün
disappointed

I'm sorry if I disappointed you. - Seni hayal kırıklığına uğrattıysam üzgünüm.

I'm not upset, but I'm really disappointed. - Ben üzgün değilim ama gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

üzgün
unhappy, sad, worried, heavyhearted, downhearted, dejected, doleful, downcast, crestfallen, in low spirits, in poor spirits, glum, blue; sorry
üzgün
joyless
üzgün
disillusioned
üzgün
afflicted
üzgün
heart

Many letters of encouragement refreshed my sad heart. - Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.

He was heartbroken and hanged himself. - Çok üzgündü ve kendini astı.

üzgün
dreary
üzgün
cut up
üzgün
woesome
üzgün
moped
üzgün
depressed

Tom is depressed and upset. - Tom depresif ve üzgün.

üzgün
miffed

I hope you're not too miffed. - Umarım çok üzgün değilsindir.

üzgün
mope
üzgün
dumpish
üzgün
dejectedly
üzgün
vexed
üzgün
worried

I'm worried. Tom hasn't been talking to anyone since his sister's accident. - Üzgünüm. Tom kız kardeşinin kazasından beri hiç kimseyle konuşmuyor.

Tom was touched that Mary was worried about him. - Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.

üzgün
wretched
üzgün
heavy-hearted
üzgün
teed off
üzgün
mopish
üzgün
low-spirited
üzgün
teenful
üzgün
doleful
üzgün
tristful
üzgün
forlorn
üzgün
dejected

Tom left Mary's house looking dejected. - Tom Mary'nin evini üzgün görünerek terk etti.

üzgün
crestfallen
üzgün
troubled

I am sorry to have troubled you. - Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.

I am sorry that I have troubled you so much. - Seni çok fazla rahatsız ettiğim için üzgünüm.

üzgün
low spirited
üzgün
in poor spirits
üzgün
down in the dumps
üzgün
downhearted
üzgün
heavyhearted
üzgün
funereal
üzgün
distressed
üzgün
{s} downcast

She went out of the room with downcast eyes. - Üzgün gözlerle odadan çıktı.

üzgün
leaden
üzgün
down

I'm sorry I let you down. - Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.

You look pretty down. - Oldukça üzgün görünüyorsun.

üzgün
heavy

Sorry. Traffic was heavy. - Üzgünüm. Trafik ağırdı.

üzgün
blue
üzgün
chagrined
üzgün
glum

Why are you so glum? Our dog is sick. - Neden bu kadar üzgünsün? Köpeğimiz hasta.

üzgün
rumex
üzgün
stricken
üzgün
pained

Tom had a pained look on his face. - Tom'un yüzünde üzgün bir ifade vardı.

üzgün
tearful
üzgün
regretful
üzgün
bleak
üzgün
aggrieved
üzgün
rueful
üzgün
sick at heart
üzgün
heartsick
üzgün
heavy hearted
üzgün
sorrowful
üzgün
unhappy, sad
üzgün
careworn
üzgün
heartsore
üzgün
lowspirited
Turkish - Turkish

Definition of üzgünüm in Turkish Turkish dictionary

Üzgün
melul
Üzgün
meyus
üzgün
Üzülmüş, üzüntü duymuş, neşesiz, tasalı, gamlı, mağmum, mahzun, melül, mükedder: "O zamana kadar üzgündü, sesi kısılmış gibiydi."- T. Buğra
üzgün
Üzülmüş, üzüntü duymuş, neşesiz, tasalı, gamlı, mağmum, mahzun, melül, mükedder
üzgünüm
Favorites