üzgün

listen to the pronunciation of üzgün
Turkish - English
sad

The young woman under that tree looks sad. - Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.

When I woke up, I was sad. - Uyandığımda üzgündüm.

upset

She looked upset as she read the letter. - Mektubu okurken, o üzgün görünüyordu.

He was too upset to distinguish vice from virtue. - O, ahlaksızlığı erdemden ayıramayacak kadar çok üzgündü.

sorry

I'm sorry to be late. - Geç kaldığım için üzgünüm.

I'm sorry, I love you. - Üzgünüm, seni seviyorum.

unhappy

I'm very sorry you're so unhappy. - Çok mutsuz olduğunuz için çok üzgünüm.

If you laugh a great deal, you are happy; if you cry a great deal, you are unhappy. - Eğer çok gülersen mutlusun, eğer çok ağlarsan üzgünsün.

mournful
disappointed

Tom looks sad and disappointed. - Tom üzgün ve hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

I'm not upset, but I'm really disappointed. - Ben üzgün değilim ama gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

unhappy, sad, worried, heavyhearted, downhearted, dejected, doleful, downcast, crestfallen, in low spirits, in poor spirits, glum, blue; sorry
afflicted
heart

He was heartbroken and hanged himself. - Çok üzgündü ve kendini astı.

Many letters of encouragement refreshed my sad heart. - Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.

dreary
cut up
woesome
moped
depressed

Tom is depressed and upset. - Tom depresif ve üzgün.

miffed

I hope you're not too miffed. - Umarım çok üzgün değilsindir.

mope
dumpish
dejectedly
vexed
disillusioned
worried

It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing. - Sana sadece küçük bir şey gibi gelebilir, fakat Tom her şey hakkında gerçekten üzgün.

I'm worried. Tom hasn't been talking to anyone since his sister's accident. - Üzgünüm. Tom kız kardeşinin kazasından beri hiç kimseyle konuşmuyor.

wretched
heavy-hearted
teed off
mopish
low-spirited
joyless
teenful
doleful
tristful
forlorn
stricken
dejected

Tom left Mary's house looking dejected. - Tom Mary'nin evini üzgün görünerek terk etti.

crestfallen
pained

Tom had a pained look on his face. - Tom'un yüzünde üzgün bir ifade vardı.

tearful
regretful
downcast

She went out of the room with downcast eyes. - Üzgün gözlerle odadan çıktı.

bleak
aggrieved
rueful
sick at heart
heartsick
heavy hearted
sorrowful
downhearted
chagrined
troubled

I am sorry to have troubled you. - Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.

I'm very sorry to have troubled you. - Sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.

unhappy, sad
careworn
glum

Why are you so glum? Our dog is sick. - Neden bu kadar üzgünsün? Köpeğimiz hasta.

heartsore
low spirited
in poor spirits
down in the dumps
heavyhearted
funereal
distressed
leaden
down

I'm sorry I let you down. - Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.

She went out of the room with downcast eyes. - Üzgün gözlerle odadan çıktı.

heavy

Sorry. Traffic was heavy. - Üzgünüm. Trafik ağırdı.

blue
rumex
lowspirited
üzgün balığı
(Denizbilim) blotchfin dragonet
üzgün bir şekilde
wretchedly
üzgün hissetmek
(deyim) feel blue
üzgün olmak
(deyim) feel blue
üzgün olmak
be sorry
üzgün olmak
be sad
üzgün olmak
be upset
üzgün olmak
to be sorry
üzgün yüz
(Bilgisayar) sad face
üzgün olmak
mope
üzgün balığı
dragonet
üzgün hissetmek
feeling blue
üzgün olmak
Be sad, be in the dumps
üzgün bir halde
chagrinedly
üzgün bir halde
heartbrokenly
üzgün bir halde
downheartedly
üzgün bir halde
crestfallenly
üzgün bir halde
upsetly
üzgün görünmek
(deyim) look blue
üzgün görünmek
look green about the gills
üzgün görünmek
(deyim) look bad
üzgün hissediyorum
I feel blue
üzgün ifade
face of woe
üzgün olmak
(için) be sorry for
üzgün olmak
be in the mopes
üzgün üzgün bakmak
look unhappily
üzgün üzgün bakmak
look sadly
üzgün ol
sorry to
üzgün olmak
sorry to
üzgün olmak
sorry

There is no reason for being sorry. - Üzgün olmak için hiçbir neden yok.

I'd rather be safe than sorry. - Üzgün olmaktansa güvende olmayı tercih ederim.

daha üzgün
sadder
çok üzgün
sick at heart
ümitsiz ve üzgün
forlorn
üzgün ol
{f} mope
üzgün olmak
be sorry for
üzgün olmak
to be upset
üzgün olmak
being upset
-den çok üzgün olmak
be all broken up over
benekli üzgün balık
(Hayvan Bilim, Zooloji) callionymus maculatus
en üzgün
woefullest
çok üzgün olmak
feel sick about
çok üzgün olmak
(deyim) tear one's hair (out)
çok üzgün olmak
feel sick at
üzgün olmak
be in the dumps
Turkish - Turkish
Üzülmüş, üzüntü duymuş, neşesiz, tasalı, gamlı, mağmum, mahzun, melül, mükedder: "O zamana kadar üzgündü, sesi kısılmış gibiydi."- T. Buğra
Üzülmüş, üzüntü duymuş, neşesiz, tasalı, gamlı, mağmum, mahzun, melül, mükedder
melul
meyus
üzgün balığı
Kaya balığıgillerden, kemikli, küçük bir balık (Collionymus İyra)
üzgün
Favorites