üzerinden

listen to the pronunciation of üzerinden
Turkish - English
over

Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone. - Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.

An airplane had flown over the mountain. - Bir uçak dağ üzerinden uçtu.

via

He came via San Francisco. - O San Francisco üzerinden geldi.

I'd like to return to Tokyo via Honolulu. - Honolulu üzerinden Tokyo'ya dönmek istiyorum.

(Kanun) in terms of
üzerinden atamamak
steal over
üzerinden atlamak
leap over
üzerinden atlamak
leap
üzerinden atlamak
fly
üzerinden atlamak
vault
üzerinden atma
spill
üzerinden atmak
slough
üzerinden atmak
fling off
üzerinden atmak
to throw off, to shake off
üzerinden etmek
cast off
üzerinden geçmek
bestride
üzerinden geçmek
fly over
üzerinden geçmek
slang 1. to *screw, have sex with. 2. to rape
üzerinden geçmek
pass over
üzerinden geçmek
retrace
üzerinden kemer yapmak
overarch
üzerinden uçmak
overfly
kıymet üzerinden ad valorem, according
to value
üzerinden geçmek
walk through
internet üzerinden söyleşi
internet relay chat
internet üzerinden yayın
(Bilgisayar) webcasting
internet üzerinden yayın
(Bilgisayar) streaming
nominal değer üzerinden
(Ticaret) at par
üzerinden geçmek
hump
üzerinden geçmek
traverse
üzerinden geçmek
cross over
kendi ayakları üzerinden durmak
(deyim) Stand on one's own (two) feet, stand on one's own bottom
üzerinden geçmek
to switch over
at ile üzerinden geçmek
override
birdirbirde ebenin üzerinden atlamak
leapfrog
buldozerle üzerinden geçmek
bulldoze
değeri üzerinden
ad valorem
dikkati üzerinden çekmeye çalışmak
de emphasize
günah işleme eğilimini üzerinden atmak
cast off the old Adam
kira üzerinden alınan vergi
rent charge
kıymet üzerinden resim
(Latin) ad valorem duty
mürekkeple üzerinden geçmek
ink
sessizce üzerinden geçmek
pass over in silence
silindirle üzerinden geçmek
planish
uçarak üzerinden geçmek
fly over
uçarak üzerinden geçmek
fly past
çimlerin üzerinden aşırmak için vuruş
(golf) putt
üstünden/üzerinden atmak
to refuse to accept responsibility for
üstünden/üzerinden dökülmek
(for a garment) to be far too big for, swallow (someone)
üzerinden
Favorites