Their job is to iron clothes.
- Onların işi giysileri ütülemek.
I had to iron his shirts again! It's the last time!
- Bu gömleği yine ütülemek zorunda kaldım! Son kez!
I ironed my handkerchiefs.
- Mendillerimi ütüledim.
I ironed the handkerchief.
- Ben mendili ütüledim.
The shirt needs ironing.
- Gömleğin ütülenmesi gerekiyor.
This cloth irons well.
- Bu kumaş iyi ütülenir.
When she was finished ironing, Mary switched off the iron and unplugged it, then left it alone for a while to let it cool.
- Mary ütülemeyi bitirdikten sonra ütüyü kapattı ve fişini çekti sonra soğuması için kendi haline bıraktı.
Dear, don't worry. When you get back everything'll be done—the dishes, the ironing, everything... You won't have to do anything other than take a nice bath and slip yourself under the covers.
- Sevgilim, endişe etme. Döndüğünde her şey hazır olacak - Bulaşıklar, ütüleme, her şey... Güzel bir banyo yapmaktan ve kendini kurulamaktan başka bir şey yapmak zorunda kalmayacaksın.