üstlenmek

listen to the pronunciation of üstlenmek
Turkish - English
undertake
assume
stand
support
take on
take something on
take upon oneself
to take sth on, to undertake, to bear
bear
to take on, undertake
undertaking
(Politika, Siyaset) admit
(deyim) have in hand
carry
accept
(Hukuk) transpose, undertake
volunteer
be stuck with
take over
commit
take

He is not willing to take responsibility for his actions. - Eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmekte istekli değil.

üstlenmek (resmi bir görevi)
assume
üstlenme
undertaking
bakımını üstlenmek
look after
üstlenme
assumption
üstlenme
undertaking, commitment
bakımını üstlenmek
take care of
bakımını üstlenmek
care for
görev üstlenmek
take on a task
rol üstlenmek
do
sorumluluğunu üstlenmek
answer for
sorumluluğunu üstlenmek
(Konuşma Dili) take care of
sorumluluğunu üstlenmek
(Ticaret) take charge of
sorumluluğunu üstlenmek
take responsibility for
yönetimi üstlenmek
take over
üstlen
undertake

The directors were reluctant to undertake so risky a venture. - Yönetim kurulu üyeleri çok riskli bir girişimi üstlenmeye isteksiz.

Everything I undertake goes wrong. - Üstlendiğim her şey ters gidiyor.

üstlen
{f} undertaken
üstlen
{f} undertaking
üstlen
undertook

She undertook the responsibility for the project. - Projenin sorumluluğunu üstlendi.

I undertook responsibility for him. - Ben onun için sorumluluk üstlendim.

üstlenme
commitment
üstlenme
liabilities
üstlen
commit

My friend ended up taking the rap for a crime he didn't commit. - Arkadaşım işlemediği bir suç için sorumluluk üstlenmeyi bitirdi.

aktif rol üstlenmek
take an active role in
arabulucu rol üstlenmek
(Politika, Siyaset) hold a mediatory position
borcu üstlenmek
(Kanun) undertake a liability
davayı üstlenmek
defend the suit
evsahibi rolünü üstlenmek
do the host
masrafları üstlenmek
defray the expenses
masrafları üstlenmek
bear the expenses
masrafları üstlenmek
cover the expenses
masrafları üstlenmek
take on the expenses
masrafı üstlenmek
stand the racket
misyon üstlenmek
undertake a mission
rolünü üstlenmek
do
sorumluluk üstlenmek
take responsibility
sorumluluğu üstlenmek
catch the blame
sorumluluğu üstlenmek
take charge of
sorumluluğu üstlenmek
take the rap
sorumluluğu üstlenmek
bear the blame
sorumluluğu üstlenmek
take the blame
suçu üstlenmek
take the rap
suçu üstlenmek
take the blame
suçu üstlenmek
to carry the can
suçu üstlenmek
carry the can
suçu üstlenmek
bear the blame
sıkışık anda görevini üstlenmek
pinchhit
üstlenme
acceptance
üstlenme
bearing
Turkish - Turkish
Üstüne almak, yüklenmek, deruhte etmek: "Bir çocuk sahibi olmak, büyük bir sorumluluk üstlenmektir."- H. Taner
Üstüne almak, yüklenmek, deruhte etmek
taahhüt etmek
deruhte etmek
üstlenme
Üstlenmek işi, deruhte
üstlenmek
Favorites