üstlenme

listen to the pronunciation of üstlenme
Turkish - English
undertaking
assumption
undertaking, commitment
acceptance
bearing
commitment
liabilities
üstlenmek
undertake
üstlenmek
assume
üstlenmek
stand
üstlenmek
{f} bear
üstlenmek
support
üstlenmek
take on
üstlenmek
take something on
üstlenmek
take upon oneself
üstlenmek
to take sth on, to undertake, to bear
üstlenmek
to take on, undertake
üstlenmek
commit
üstlenmek
undertaking
üstlenmek
(Politika, Siyaset) admit
üstlenmek
(deyim) have in hand
üstlenmek
carry
üstlenmek
accept
üstlen
undertake

The directors were reluctant to undertake so risky a venture. - Yönetim kurulu üyeleri çok riskli bir girişimi üstlenmeye isteksiz.

Everything I undertake goes wrong. - Üstlendiğim her şey ters gidiyor.

üstlen
{f} undertaken
üstlen
{f} undertaking
üstlen
undertook

The police undertook exhaustive searches but failed to find the body. - Polis ayrıntılı aramaları üstlendi ama cesedini bulamadı.

He undertook a great deal of work. - Büyük bir iş üstlendi.

üstlenmek
(Hukuk) transpose, undertake
üstlenmek
volunteer
üstlenmek
take

He is not willing to take responsibility for his actions. - Eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmekte istekli değil.

üstlenmek
be stuck with
üstlen
commit

My friend ended up taking the rap for a crime he didn't commit. - Arkadaşım işlemediği bir suç için sorumluluk üstlenmeyi bitirdi.

üstlenmek
take over
Turkish - Turkish
Üstlenmek işi, deruhte
Üstlenmek
taahhüt etmek
Üstlenmek
deruhte etmek
üstlenmek
Üstüne almak, yüklenmek, deruhte etmek: "Bir çocuk sahibi olmak, büyük bir sorumluluk üstlenmektir."- H. Taner
üstlenmek
Üstüne almak, yüklenmek, deruhte etmek
üstlenme
Favorites