üstelik

listen to the pronunciation of üstelik
Turkish - English
also

He studies English, but he's also studying German. - İngilizce çalışır ama üstelik Almanca da çalışıyor.

furthermore, moreover, besides, in addition, what's more, to boot, into the bargain, in the bargain
moreover

The house looked good; moreover, the price was right. - Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.

Moreover, I am of the opinion that Carthage must be destroyed. - Üstelik, Kartaca'nın öldürülmesi kanısındayım.

furthermore
over and above
even

Tom is quite helpful, indulgent even. - Tom oldukça faydalı, üstelik hoşgörülü.

This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true. - Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.

then again

He can't say one word of French, but then again he speaks English like a native. - O tek kelime Fransızca söyleyemez ama üstelik bir yerli gibi İngilizce konuşur.

on the top of it
to boot
again

He can't say one word of French, but then again he speaks English like a native. - O tek kelime Fransızca söyleyemez ama üstelik bir yerli gibi İngilizce konuşur.

on top of it
furthermore, in addition
something that is thrown in to boot
besides

It's too late now. Besides, it's starting to rain. - Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor.

withal
to say nothing of
on top of that
in addition that
not only that
further more
top all
what's more
boot
nay
into the bargain
on top of
further
and what's more
üstelik hiç
not even
özellikle, ençok, üstelik, hususiyetle
In particular, Martin Luther King, moreover, with characteristics
Turkish - Turkish
Güçlü, kuvvetli, sağlam: "Benim sesim ondan daha üsteliktir!"- O. C. Kaygılı
Güçlü, kuvvetli, sağlam
Ayrıca, bir de, bundan başka: "Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum."- A. Ş. Hisar
Ayrıca, bir de, bundan başka
Üste verilen şey, fark
bile
üstecilik
üstelik
Favorites