üstünlükçü

listen to the pronunciation of üstünlükçü
Turkish - English
supremacist

You are speaking like a white supremacist. - Siz bir beyaz üstünlükçü gibi konuşuyorsunuz.

A person who advocates the supremacy of one particular group over all others
a person who advocates the supremacy of some particular group over all others
A supremacist is someone who believes that one group of people, usually white people, should be more powerful and have more influence than another group. a white supremacist group. white supremacist
{i} one who believes in the supremacy of a particular group, advocate of supremacy
üstün
superior

ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency. - ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.

This carpet is superior to that one in quality. - Bu halı kalite olarak ondan üstündür.

üstün
ascendant
üstün
supreme

He believed in the supreme power of the law. - Hukukun üstün gücüne inanıyordu.

üstün
signal
üstün
exquisite
üstün
top
üstün
eminent
üstün
star

Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit. - Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.

Is it snowing out there? Look, it's already starting to appear on the ground there! - Orada kar mı yağıyor? Bak, zaten orada toprağın üstünde belirmeye başlıyor!

üstün
(İnşaat) outstanding
üstün
preeminent
üstün
predominant
üstün
over-
üstün
transcendental
üstün
paramount
üstün
top-drawer
üstün
preponderant
üstün
dominant
üstün
surpassing
üstün
topping
üstün
outdone
üstün
up
üstün
extra
üstün
supra
üstün
ascendent
üstün
super

This cloth is superior to that. - Bu kumaş ona göre daha üstün.

ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency. - ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.

üstün
high

This boat is made with high grade aluminum and high strength iron. - Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.

The exosphere is the highest layer of the atmosphere. It extends from the top of the thermosphere up to 10,000 kilometers. - Egzosfer atmosferin en üst tabakasıdır. 10.000 kilometreye kadar termosferin üstünden uzanır.

üstün
atop

The woman is atop the table. - Kadın masanın üstündedir.

üstün
pre eminencent
üstün
above

Health is above wealth, for the former is more important than the latter. - Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.

Her dress is above the knee. - Elbisesi dizinin üstündeydi.

üstün
over

Kate spread the cloth over the table. - Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.

The quick brown fox jumped over the lazy brown dog. - Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.

üstün
choice
üstün
atop of
üstün
hyper
üstün
super duty
üstün
transcendent
üstün
the vowel point in Arabic script indicating an a
üstün
distingue
üstün
superior; above; predominant, preeminent
üstün
golden
üstün
excellent
üstün
pukka
üstün
topflight
üstün
{s} unsurpassed
üstün
compare
üstün
elegant
üstün
unequalled
üstün
topnotch
üstün
select
üstün
glib

Are you going to give me a glib answer, or are you going to think before you reply? - Bana üstünkörü bir cevap mı vereceksin yoksa cevap vermeden düşünecek misin?

üstün
topdrawer
üstün
ideal
üstün
ascendantent
Turkish - Turkish

Definition of üstünlükçü in Turkish Turkish dictionary

üstün
Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan: "Zekâsının işlek, hatasız ve çok üstün olduğunu bir daha anlıyorum."- R. H. Karay
Üstün
fetha
Üstün
kuvvetli
üstün
Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha
üstün
Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik: "El elden üstündür ta arşa kadar."- Atasözü
üstün
Nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik
üstün
Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan
üstünlükçü
Favorites