ürkek ürkek

listen to the pronunciation of ürkek ürkek
Turkish - English
timidly
shyly
ürkek
timid

He's as timid as a rabbit. - O, bir tavşan kadar ürkek.

I did not think he was so timid. - Onun böyle ürkek olduğunu düşünmemiştim.

ürkek (hayvan)
shy
ürkek
(at) skittish
ürkek
timid, fearful, shy
ürkek
tremulous
ürkek
timorous
ürkek
shy

Tom was really shy and nervous. - Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.

This squirrel is not shy. - Bu sincap ürkek değil.

ürkek
scary
ürkek
gun shy
ürkek
faint
ürkek
mousy
ürkek
jumpy

Tom seems a little jumpy, doesn't he? - Tom biraz ürkek görünüyor, değil mi?

Why are you so jumpy? - Neden bu kadar ürkeksin?

ürkek
fainthearted
ürkek
nervy
ürkek
shrinking
ürkek
fearful
ürkek
easily startled or frightened; (animal) which shies easily
ürkek
nervous

Tom's nervousness was noticeable. - Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu.

Tom was really shy and nervous. - Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.

ürkek bir şekilde
faintheartedly
ürkek hayvan
shy
ürkek kimse
shy
Turkish - Turkish
Ürkerek, çekingenlikle
ürkek
Çok ürken
ürkek
Çok ürken: "Burasını yaramaz çocukların kapatıldığı ceza hücresi sandığım için ürkerek geri çekiliyorum."- Y. K. Karaosmanoğlu. Çekingen: "Kız, benzi uçmuş, yarı ürkek, yarı yalvarışlı gülümsüyordu ona."- T. Buğra
ürkek
Çekingen