In my free time, I come up with plans to create more free time.
- Boş zamanımda daha fazla boş zaman yaratma planları üretiyorum.
The company manufactures a variety of paper goods.
- Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.
Robots are used to manufacture cars.
- Robotlar araba üretmek içindir.
This dam has generated a lot of electricity.
- Bu baraj büyük miktarda elektrik üretti.
Nuclear power is used to generate electricity.
- Nükleer enerji elektrik üretmek için kullanılır.
Effort produces fine results.
- Çaba güzel sonuçlar üretir.
The hosiery factory produces 600,000 pairs of socks a day.
- Çorap fabrikası günde 600.000 çift çorap üretir.
Factories were producing more than ever before.
- Fabrikalar her zamankinden daha çok üretiyorlardı.
He went to America for the purpose of learning a new method of producing crops.
- Mahsulleri üretmek için yeni bir yöntem öğrenmek amacıyla Amerika'ya gitti.
War has produced famine throughout history.
- Savaş, tarih boyunca sıkıntı üretti.
Artificial light is produced by electricity.
- Yapay ışık elektrikle üretilir.
Let's bring manufacturing jobs back to America.
- Üretim işlerini Amerika'ya geri getirelim.
They are manufacturing TV sets in this factory.
- Onlar bu fabrikada TV setleri üretiyorlar.
To the best of my knowledge, this chemical will prevent germs from breeding.
- Bildiğim kadarıyla, bu kimyasal mikropların üremesini engelleyecek.
This chemical will prevent germs from breeding.
- Bu kimyasal mikropların üremesini engeller.
They are manufacturing TV sets in this factory.
- Onlar bu fabrikada TV setleri üretiyorlar.
The manufacturing process has been streamlined.
- Üretim süreci geliştirildi.