O, bir sürü engelin üstesinden gelmek zorundaydı.
- He had to overcome a lot of obstacles.
Zorlukların üstesinden gelmek zorundasın.
- You have to overcome the difficulties.
Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.
- We have to overcome many difficulties.
Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.
- They can overcome their fear.
Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.
- I have tried to overcome my shyness, but to no avail.