Sürprizleri sever misiniz?
- Mögen Sie Überraschungen?
Sürprizleri sever misin?
- Magst du Überraschungen?
Tom hayretle etrafına bakındı.
- Tom glanced around in astonishment.
Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı.
- To the astonishment of the whole city, the mayor was arrested.
Şaşkınlıktan dona kalmıştık.
- We were struck dumb with astonishment.
Şaşkınlık beni konuşmamdan mahrum etti.
- Astonishment deprived me of speech.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
It was a surprise to see all the students behaving with decorum on prom night.
- Es war eine Überraschung zu sehen, dass sich die Studenten am Abend des Abschlussballs alle anständig verhielten.
It's not much of a surprise, is it?
- Das ist keine große Überraschung, oder?