O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Hiçbir şeye söz veremem fakat elimden geleni yapacağım.
- I can't promise anything, but I'll do my best.
Senin için her şeyi yapacağım.
- I will do anything for you.
Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
- This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
Eğer bir şeye ihtiyacın olursa haberim olsun.
- Let me know if you are in need of anything.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Senin için ne olsa yapmaya hazırım.
- I am quite willing to do anything for you.
Tom hiç bir şey yapmak istemiyor.
- Tom doesn't want to do anything at all.
Hiç bir şeyi kontrol edemeyiz.
- We don't control anything.
It may be that the happiness awaiting us is not at all the sort of happiness we would want.
- Möglicherweise ist das Glück, das uns dort erwartet, überhaupt nicht die Art Glück, die wir uns wünschen würden.
Life without love has no meaning at all.
- Ein Leben ohne Liebe hat überhaupt keinen Sinn.