özendirme

listen to the pronunciation of özendirme
Turkish - English
whetstone
incentive
encouragement
(Politika, Siyaset) promotion
özen
attention

Pay attention to what you're doing. - Yaptığın şeye özen göster.

özen
care

She always takes care of her children. - Her zaman çocuklarına özen gösterir.

Considerable care is advised when driving in winter weather. - Kış havasında araba kullanırken önemli ölçüde özen, tavsiye olunur.

özendirmek
{f} encourage
özendirmek
tempt

I didn't mean to tempt you. - Ben sizi özendirmek istemedim.

özendirmek
{f} accelerate
özen
heed
özen
caution
özen
rigor
özendirmek
stimulate
özen
punctilio
özen
solicitude
özen
carefulness
özendirmek
situmulate
dolar yatırımlarını özendirme diplomasisi
dollar diplomacy
satın almayı özendirme
buying incentive
tüketimi özendirme
consumerism
Özen
(isim) Care, carefulness, attention
özen
assiduity
özen
care, attention, pains itina, ihtimam
özen
pains

He did his work painstakingly. - O, işini özenle yaptı.

özen
application
özen
elaboration
özen
jealousy
özen
thought

Please take your rubbish with you and dispose of it thoughtfully. - Lütfen çöpünü yanına al ve onu özenli bir şekilde at.

özen
painstaking

He did his work painstakingly. - O, işini özenle yaptı.

özendirmek
to cause (someone) to want to imitate (someone)
özendirmek
(suç) abet
özendirmek
to cause (someone) to take pains over (something)
özendirmek
to cause (someone) to try to (do something one knows little about): Onu alafrangalığa özendirdi. She caused him to try to acquire Western ways
özendirmek
to encourage, to tempt teşvik etmek
özendirmek
support
özendirmek
prod
Turkish - Turkish
Promosyon
Özendirmek durumu, işi, teşvik
özen
Bir işin elden geldiğince iyi olmasına çabalama, özenme, itina, ihtimam: "Yenisini onlar özenle bileğime geçirdiler."- H. Taner
özen
Bir işin elden geldiğince iyi olmasına çabalama, özenme, itina, ihtimam
özendirmek
Özenmesini sağlamak, teşvik etmek
özendirme
Favorites