özelleştirmek

listen to the pronunciation of özelleştirmek
Turkish - English
appropriate
denationalize
specialize
to personalize, cause (something) to take on a personal character
make private
to cause (something) to acquire a character of its own
to make (a state enterprise) into a private enterprise
to privatize
(Bilgisayar) customize
privatize
customise
özel
{s} exclusive

We have exclusive rights to Tom's invention. - Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.

This bookstore deals exclusively in old and rare books. - Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.

özel
specific

I wish I could be more specific. - Keşke daha özel olabilsem.

When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs. - Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.

özelleştirme
privatization
özel
{s} special

What does the special taste like? - Özel lezzet neye benziyor?

Do you have any special reason why you want to go to America? - Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?

özel
personal

Personal life of Larry Ewing was shared in a website. - Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.

Tom has a personal bodyguard. - Tom'un özel koruması var.

özel
especial

Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games. - Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.

We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep. - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.

özel
particular

Tom wasn't feeling particularly talkative. - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

Why did you choose that particular subject? - Bu özel konuyu neden seçtiniz?

özel
confidential
özel
private

My boss called me down for making private calls on the office phone. - Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.

The press is interested in his private life. - Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.

özel
special; exceptional
özel
{s} individual
özel
{s} extraordinary
özel
{s} sole
özel
(Bilgisayar) custome
özel
airs
özel
one-off
özel
magnify
özel
(Latin) ad hominem
özel
teteatete
özel
special risk
özel
privacy

Please respect my privacy. - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.

özel
esoterical
özel
dedicated

Tom is a very dedicated student. - Tom çok özel bir öğrenci.

The dedicated bike zone is most often at the rear of the train. - Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.

özel
{s} proper

You are trespassing on private property. - Özel mülkiyete izinsiz giriyorsunuz.

You are not allowed here. This is private property. - Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.

özelleştirme
customizing
özelleştirme
(Bilgisayar) customization
özelleştirme
(Bilgisayar) customize
özel
distinctive

The Japanese language has many distinctive characteristics. - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.

Japan has many distinctive traits. - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.

özel
peculiar

Each language has its peculiarities. - Her dilin özellikleri vardır.

özel
magistral
özel
protected
özel
specific of
özel
specific to
özelleştirme
privatisation
özelleştirme
privatise
genel araziyi özelleştirmek
discommon
umumi alanı özelleştirmek
discommon
özel
private; personal; special; particular; specific; distinctive
özel
very

She wants something very special for her birthday. - Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.

You handled that particular problem very well. - O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.

özel
state

The private colleges and universities of the United States are autonomous. - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.

özel
intimate
özel
(Askeri) senior officer present afloat (USN) - mevcut kıdemli subay (denizde) SO-peculiar special operations-peculiar - özel harekat
özel
custom , private , special
özel
proprietary
özel
ad hoc
özel
privy
özel
self

Generosity is an important trait in today's selfish society. - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.

özel
closet
özel
express

We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one. - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.

As my watch was slow, I missed the special express. - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.

özel
esoteric
özel
custom, private, special
özel
teteàtete
özelleştirme
denationalization
Turkish - Turkish
Bir şeyi özel duruma getirmek veya özel olarak kullanmak, kamulaştırmak karşıtı
Özel
hususi
Özel
mahsus
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
özel
Dikkatle değer, istisnai
özel
Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususi, zati: "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta."- N. Cumalı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususî, zatî
özel
Her zaman görülenden, olağandan farklı
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan: "Kendisini özel olarak görmek istediğini söyledi."- F. R. Atay
özelleştirme
Devlete ait taşınır veya taşınmaz malların teklif alma ya da ihale yoluyla satışını yapma, özelleştirmek işi veya durumu
özelleştirme
Devlete ait menkul veya gayrimenkullerin teklif alma ya da ihale yoluyla satışını yapma, özelleştirmek işi veya durumu
özelleştirmek
Favorites