özelleştirilmiş

listen to the pronunciation of özelleştirilmiş
Turkish - English
(Bilgisayar) customized
privatized
özel
{s} exclusive

The privilege is reserved exclusively for women. - Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.

We have exclusive rights to Tom's invention. - Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.

özel
specific

I want specific information. - Özellikli bilgi istiyorum.

I wish I could be more specific. - Keşke daha özel olabilsem.

özel
{s} special

What does the special taste like? - Özel lezzet neye benziyor?

The television show was interrupted by a special news report. - Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.

özel
personal

They asked me to leave because they were going to have a personal talk. - Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.

This is Tom Jackson, my personal assistant. - Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.

özel
especial

Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games. - Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.

We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep. - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.

özel
particular

Tom wasn't feeling particularly talkative. - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

Tom did it for no particular reason. - Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.

özel
confidential
özel
private

Private detectives were hired to look into the strange case. - Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.

My boss called me down for making private calls on the office phone. - Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.

özel
special; exceptional
özel
{s} individual
özel
{s} extraordinary
özel
{s} sole
özel
(Bilgisayar) custome
özel
airs
özel
one-off
özel
magnify
özel
(Latin) ad hominem
özel
teteatete
özel
special risk
özel
privacy

Please respect my privacy. - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.

özel
esoterical
özel
dedicated

Tom is a very dedicated student. - Tom çok özel bir öğrenci.

The dedicated bike zone is most often at the rear of the train. - Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.

özel
{s} proper

Superconductivity is a physical property. - Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.

You are not allowed here. This is private property. - Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.

özel
distinctive

The Japanese language has many distinctive characteristics. - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.

Japan has many distinctive traits. - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.

özel
peculiar

Each language has its peculiarities. - Her dilin özellikleri vardır.

özel
magistral
özel
protected
özel
specific of
özel
specific to
özel
private; personal; special; particular; specific; distinctive
özel
very

You handled that particular situation very well. - O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.

Tom is a very dedicated student. - Tom çok özel bir öğrenci.

özel
state

The private colleges and universities of the United States are autonomous. - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.

özel
intimate
özel
(Askeri) senior officer present afloat (USN) - mevcut kıdemli subay (denizde) SO-peculiar special operations-peculiar - özel harekat
özel
custom , private , special
özel
proprietary
özel
ad hoc
özel
privy
özel
self

Generosity is an important trait in today's selfish society. - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.

özel
closet
özel
express

We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one. - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.

As my watch was slow, I missed the special express. - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.

özel
esoteric
özel
custom, private, special
özel
teteàtete
Turkish - Turkish

Definition of özelleştirilmiş in Turkish Turkish dictionary

Özel
hususi
Özel
mahsus
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
özel
Dikkatle değer, istisnai
özel
Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususi, zati: "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta."- N. Cumalı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususî, zatî
özel
Her zaman görülenden, olağandan farklı
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan: "Kendisini özel olarak görmek istediğini söyledi."- F. R. Atay
özelleştirilmiş
Favorites