It was his narrative that bored me to death.
- Beni çok sıkan onun öyküsüydü.
She's good at creating the narrative of a crime.
- O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.
She is a short story writer.
- O bir kısa öykü yazarı.
Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
- Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
The story about the girl was in the news.
- Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
Tom is a good story teller.
- Tom, iyi bir öykü anlatıcısı.
He is an author famous for his novels and stories.
- O, roman ve öyküleriyle ünlü bir yazardır.
He told his stories in a very unusual way.
- O, öykülerini çok sıra dışı bir şekilde anlattı.