She gave a narrative of her strange experience.
- O, tuhaf deneyiminin öyküsünü anlattı.
It was his narrative that bored me to death.
- Beni çok sıkan onun öyküsüydü.
Tom wrote a short story about a young girl and her dog.
- Tom genç bir kız ve onun köpeği hakkında kısa bir öykü yazdı.
She is a short story writer.
- O bir kısa öykü yazarı.
The story about the girl was in the news.
- Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
There was an interesting story in the letter to the boy.
- Oğlana gönderilen mektupta ilginç bir öykü vardı.
He is an author famous for his novels and stories.
- O, roman ve öyküleriyle ünlü bir yazardır.
She published two collections of short stories.
- Kısa öykülerden oluşan iki tane koleksiyon yayınladı.