öttürmek

listen to the pronunciation of öttürmek
Turkish - English
to blow, toot, or hoot (a whistle, a horn)
to cause (a bird) to sing; to make (a cock) crow
to make (a place) ring, echo, or resound
to cause to sing; to sound, to blow, to toot
hoot
toot
sound
blow
öt
{f} hoot

Fuck, I cannot sleep because those damned owls are hooting so loudly. - Lanet, uyuyamıyorum çünkü o lanet baykuşlar çok yüksek sesle ötüyorlar.

I could hear an owl hooting in the distance. - Uzakta öten bir baykuş duyabiliyordum.

öt
{f} blare
öt
{f} crow

The rooster crows, Cock-a-doodle-doo! in the morning. - Horoz sabahleyin kukuriku diye öter.

I heard a rooster crow and knew I'd soon have to get out of bed. - Bir horozun öttüğünü duydum ve yakında yataktan çıkmak zorunda kalacağımı biliyordum.

öt
coo

I cannot coo like a pigeon. I'm a hawk. - Ben bir güvercin gibi ötemem. Ben bir şahinim.

The pigeon is cooing in the balcony. - Balkonda güvercin ötüyor.

öt
{f} warble
öt
ga11
öttürme
(Telekom) buzzing
Turkish - Turkish
Ötmesini sağlamak veya ses çıkartmak
Ötmesini sağlamak veya ses çıkarttırmak: "Uyuma be Şahin Ağa, öttür şu zurnayı!"- O. C. Kaygılı
(Osmanlı Dönemi) TERNİN
öt
bakınız öd (I)
öttürme
Öttürmek işi
öttürmek
Favorites