Definition of ötmek in Turkish English dictionary
- sing
That pretty bird did nothing but sing day after day.
-O güzel kuş her gün ötmekten başka bir şey yapmadı.
- hoot
- (baykuş) hoot
- slang to vomit, throw up, upchuck, barf (while drunk)
- (for a bird) to sing; (for a cock) to crow
- (for a horn, a whistle) to blow, toot, or hoot
- sing out
- (bülbül) jug
- caw
- (horoz) crow
- (kuş) to sing, to chirp; (horoz) to crow; to sound, to toot; to resound, to echo; to talk foolishly; to squeal, to squeak
- whistle
- warble
- crow
- slang to chatter noisily, gab
- hoop
- (kaz) honk
- (for a place) to echo, ring
- sound off
- (deyim) cop out
- go off
- toot
- squeal
- blare
- sound
- squeak
- spill the beans
- honk
- coo
- jug
- ötmek (kumru/güvercin)
- coo
- ötme
- {i} warble
- ötme
- crowing
- karga gibi ötmek
- crow
- karga ötmek
- crow
- ötme
- cooing
- öt
- {f} hoot
I could hear an owl hooting in the distance.
-Uzakta öten bir baykuş duyabiliyordum.
Fuck, I cannot sleep because those damned owls are hooting so loudly.
-Lanet, uyuyamıyorum çünkü o lanet baykuşlar çok yüksek sesle ötüyorlar.
- öt
- {f} blare
- öt
- {f} crow
Every morning, the rooster crows.
-Her sabah horoz öter.
The rooster crows, Cock-a-doodle-doo! in the morning.
-Horoz sabahleyin kukuriku diye öter.
- öt
- coo
We are cooing like pigeons.
-Güvercinler gibi ötüyoruz.
The pigeon is cooing in the balcony.
-Balkonda güvercin ötüyor.
- öt
- {f} warble
- cıvıldamak, şakımak, ötmek
- chirp, warble, warble
- horoz ötmek
- rooster crow
- kuş ötmek
- bird whistle
- ötme
- squeal
- borusu ötmek
- colloq . to have authority, be influential
- borusu ötmek
- to be in authority, to be domineering
- cart cart ötmek
- colloq . to brag
- cart curt ötmek
- to brag, to shoot a line
- cik cik ötmek (fare)
- squeak
- cır cır ötmek
- 1. to chirr. 2. (for someone) to babble
- cır cır ötmek
- to chatter (away)
- hant hant ötmek
- to crave, be obsessed by a desire for (something)
- horoz gibi ötmek
- crow
- karga gibi ötmek
- croak
- kuşu ötmek
- to get a hard-on
- çançan ötmek
- tal nineteen to the dozen
- çın çın ötmek
- resound
- çın çın ötmek
- to echo very clearly, ring out clearly, reverberate
- çıngır çıngır ötmek
- 1. to tinkle. 2. to rattle
- öt
- ga11
- ötme
- (düdük vb.) blast
- ötme
- singing
I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.
-Çok fazla fasulye yedim ve şimdi popom ötmeyi durduramıyor.
- ötme
- sounding
- ötme
- hoop
- ötme
- song
A bird is known by its song and a man by his way of talking.
-Bir kuş ötmesiyle ve bir insan konuşma tarzıyla tanınır.
Related Terms
Definition of ötmek in Turkish Turkish dictionary
- Sesi çıkmak
- Sürekli ses çıkarmak
- Kusmak
- Anlamsız, boş konuşmak
- Değişik tonda ses çıkarmak
- (Osmanlı Dönemi) HEDHED
- (Osmanlı Dönemi) TAKA'KU'
- vıcırdamak
- öt
- bakınız öd (I)
- ötme
- Ötmek işi
- ötme
- Lambalı bir radyo alıcısının iyi çalışmadığını gösteren belirti