The solution of one may prove to be the solution of the other.
- Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
One's as bad as the other.
- Al birini vur ötekine!
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
We live about three miles above this bridge.
- Bu köprünün yaklaşık üç mil ötesinde yaşıyoruz.
He is above doing such a thing.
- O öyle bir şey yapmanın ötesinde.
This car has a better performance than that one.
- Bu araba ötekinden daha iyi bir çalışmaya sahip.
This car has a better performance than that one.
- Bu araba ötekinden daha iyi bir performansa sahip.
The post office is just past the bank.
- Postane tam bankanın ötesinde.
The questions involved go far beyond economics.
- Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
Its modernization was far beyond my expectations.
- Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
Sami was on the other side.
- Sami öteki taraftaydı.
Mary is not like the other girls.
- Mary öteki kızlar gibi değildir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
It's better than the alternative.
- Bu, ötekinden daha iyi.