We saw a small island beyond.
- Ötede küçük bir ada gördük.
This work is beyond my grasp.
- Bu iş benim kavramamın ötesindedir.
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
Above and beyond this, he can read Hebrew.
- Bunun ötesinde İbranice okuyabilir.
He is above doing such a thing.
- O öyle bir şey yapmanın ötesinde.
The post office is just past the bank.
- Postane tam bankanın ötesinde.
They walked three miles farther.
- Onlar üç mil öteye yürüdü.
He went no farther than the gate.
- Kapıdan daha öteye gitmedi.
Sami was on the other side.
- Sami öteki taraftaydı.