Your prejudices are showing.
- Önyargılarınız gösteriyor.
The prejudices against Québec exist due to its linguistic intransigence.
- Dilsel uyuşmazlık nedeniyle Quebec'e karşı önyargılar vardır.
He was prejudiced against women drivers.
- Kadın sürücülere karşı önyargılıydı.
People here are very prejudiced.
- Burada insanlar çok önyargılı.
She has a strong bias against abstract painting.
- Onun soyut resme karşı güçlü bir önyargısı var.
This is a biased article.
- Bu önyargılı bir makale.