önerilemez

listen to the pronunciation of önerilemez
Turkish - English
unadvisable
Imprudent
Inadvisable

Will go back there to get it in a week or so, but may find the harvest unadvisable for reasons of security.

Unwilling to take advice
{a} not expedient
{s} not advisable, not wise, not worthwhile
not prudent or wise; not recommended; "running on the ice is inadvisable"
Not advisable; inadvisable; inexpedient
önerilemez olma
unadvisability
öner
{f} proposed

The politician proposed reforms to Congress. - Politikacı Kongreye reformlar önerdi.

The president proposed a new plan. - Başkan yeni bir plan önerdi.

öner
hold out
öner
{f} bidding
öner
{f} offering

Would you like something to drink? No, but thanks for offering. - Bir şey içmek ister misin? Hayır, ama öneri için teşekkürler.

Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students. - Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.

öner
recommend

Since I've never eaten here before, I don't know what to recommend. - Daha önce burada hiç yemediğim için ne önereceğimi bilmiyorum.

Dr. Klein recommended you to me. - Sizi bana Dr. Klein önerdi.

öner
held out
öner
suggest

I approve the suggestion. - Ben, öneriyi onaylıyorum.

He suggested I go with him to the party. - Onunla birlikte partiye gitmemi önerdi.

öner
{f} propose

The president proposed a new plan. - Başkan yeni bir plan önerdi.

Several plans were proposed. - Birkaç plan önerildi.

önerilemez
Favorites